v

Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı                                  Van Gölü Havzası Sanal Herbaryumu

FEN TEKNOLOJİ VE TOPLUM Ders Notu (2006), FTT Beyin Fırtınası Soruları - ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ I DERS NOTU Doç.Dr.Nasip DEMİRKUŞ (Ocak 2006)

LXV. SORU:Devlet, Millet, Demokrasi, Parti, İnsan, Fıtrat, İktidar, Erg, Mevkii, Makam,Gebe Olma, Sorumluluk, Adalet, Liyakat(yakışırlık), Hakikat, Gerçek, Güç, Rejim ve Yönetim Kavramlarını/dan İçeren/ Oluşan, Güncel- Doğru-Haklı 3 paragraflık bir yazı yazınız. 

C.65: insan her şeyin temelindedir. Dolayısıyla insanların bir araya gelmesi ile milletler oluşur. Milletler karmaşık yapılarından dolayı devlet denilen kurumları oluşturur. Bu devletler çeşitli yönetimlere sahip olabilir. Bunlardan bir de demokrasidir.Demokrasilerde çeşitli partiler mevcut olup her parti iktidar olmak ister. Adalet sahibi, liyakatli partiler yönetime geçerken diğer partiler 3 Kasımda olduğu gibi sandığa gömülürler.Nefis sahibi insan makam, mevki, güç sahibi olmak ister. ancak işinin ehli olan akıllı insan sadece makam, mevki ve güç ile ilgilenmez. Bunların birer araç olduğunu aklında çıkarmaz. Yaptığı her şeyde ilahi bir güce hesap vereceğinden emindir. Dolayısıyla yapacağı her işte en asgari düzeyde hata yapmaya çalışır.
Abdulkadir SÜRÜCÜ
C.65:milletler farklı olabilir fakat her millet varlığını sürdürebilmek için devlete ihtiyaç vardir.milletlerin içinde mevki makam için mutlaka yanlış yönlendirilmeler olacaktır.bunu devletin sağlam yapısı ve demokrasi engelleyecektir.adaletin gücü doğru kullanılırsa buna imkan vermeyecektir.en iyi yönetim şekli demokrasidir.Her insan devletini ve milletini yüceltmeye çalışmaktadır.bunun için her birey görev ve sorumluluklarının farkında olup ona göre hareket etmelidir.ideal millet anlayışı bu şekilde olur mevkii ve makam iktidar hırsı bu amaçların önüne geçmemelidir.partilerde bu amaca hizmet etmelidir.
İnsan doğuştan iyi bir varlıktır.insana fıtratuyla yaklaşılırsa yaradandan ötürü her insan iyidir.gerçek budur .ÜMİT ARAT
C.65:Bu kavramlar insanın güçlü ya da güçsüz olmasının anahtarı gibi görülebilir. Demokrasi varsa ezilen toplumlar var ezen toplumlar vardır. Devlet eğer emperyalist ise toplum güçlüdür. Ve başka toplumlar zara görür. Eğer adalet sizdeyse güçsüzsünüz çünkü adalet artık işlemiyor. (Nesim SÜRER)
C.65:Burada tek tek sıralanan hiçbir kavramın tanımı ben bugün yerinde görmüyorum. Ben şahsen bu kavramlarla karşılaştığımda hemen olay mahallini terk ederim. Çünkü bence ilkel çağdan bu yana şimdiye kadar kaybedilen bütün insanların ölümünden bu kavramlar suçludur. Bunu bilerek benim bu kavramlarla hiçbir parağraf kurmak istemiyorum. Diyeceğim tek şey şu. Bu kavramların yanyan gelmesine izin vermemeliyiz.. DERYA TOPDEMİR
C.65:İNSAN SORUMLULUK ALMA FITRATINA UYGUN OLARAK KENDİ HAYATINDA HAKİKATLERE UYARAK MAKAM MEVKİYE SAHİP OLMA GİRİŞİMLERİNİ MEVCUT REJİME UYGUN OLARAKSEÇMELİDİR. .(KADİR TAŞ)
C.65:GÜNCEL:günümüzde bu kavram yine geçerlidir.Bu kavramlar olmazsa devlet millet demokrasi parti gibi rejim ve yönetimlerde eksiklikler olur.Örneğin eksiği olan bir bina çabuk bozulur.DOĞRU:önemi büyüktür.Yerine göre bu kavramlar içinde doğru davranmalıdır.Eğer millet devlet rejim yönetim bazı kişilere  ve benzer şeylere zarar veriliyorsa her zaman gerekmez.Kötü sonuçlar verebilir.HAKLI:Haklı olmak gerçekleri almaktır.Sorumluluğu bilmek adaleti bilmek başkalarına gebe  kalmamak çok önemlidir.Haklı olanlar iktidar olmalıdır.Haklı olan adil bir güce sahiptir.Bazen güçlü olanlar haklı olanı haksız çıkabilirler.Güçlü olan her zaman haklı değildir.
Şükran DURMAZ
C.65:Devlet insanların bir araya gelerek oluşturduğu soyut bir kavramadır. Devlet içinde aynı amaç uğruna bir arada yaşayan insan topluluğuna millet denir. Demokrasi halkın yönetime ortak olmasıdır.
Millet kendi devletinin güçlü olması için devlete karşı sorumlu ve gebe olması gerekir. Devlete karşı sorumlu insan fıtratında adaletli olmak vardır. Bu yüzden devlet yönetimine liyakatli insanların olması gerekir.Ancak bu şekilde toplumdaki bireyler sorumluluklarını yerine getirir. Yönetim adaletli olur.Adaletli yönetimlerde makam mevki fazla önem arz etmez…(BURHAN YAVUZ)
C.65:Burada tek tek sıralanan hiçbir kavramın tanımı ben bugün yerinde görmüyorum. Ben şahsen bu kavramlarla karşılaştığımda hemen olay mahallini terk ederim. Çünkü bence ilkel çağdan bu yana şimdiye kadar kaybedilen bütün insanların ölümünden bu kavramlar suçludur. Bunu bilerek benim bu kavramlarla hiçbir parağraf kurmak istemiyorum. Diyeceğim tek şey şu. Bu kavramların yanyan gelmesine izin vermemeliyiz.. --Seda YAZLIK
C.65:İnsan fıtratında makam ve mevki aşkı vardır. devletlerin var olan gerçek güçleri yönetimleridir. demokrasi “Adalet” sorumluluğunu üstlenen bir rejimdir. hakikat olan iktidar partinin milleti yönettiğidir. Belgin ÖZALP
C.65:Burada tek tek sıralanan hiçbir kavramın tanımı ben bugün yerinde görmüyorum. Ben şahsen bu kavramlarla karşılaştığımda hemen olay mahallini terk ederim. Çünkü bence ilkel çağdan bu yana şimdiye kadar kaybedilen bütün insanların ölümünden bu kavramlar suçludur. Bunu bilerek benim bu kavramlarla hiçbir parağraf kurmak istemiyorum. Diyeceğim tek şey şu. Bu kavramların yanyan gelmesine izin vermemeliyiz..  HATİCE KIZILTAN
C.65:Ekmeği fırıncı yaparBana en iyi yaptığın iş ne diye sorsalar herhalde cevap yalan soylemek olurdu.. abi ben bu işi cok ıyı yapıyorum..ama ben kalkıp kalp ameliyatını mukemmel yaparım diyip doktor olmaya hastanede calıimaya kalkmıyorum. Eger  böyle bir şey yapmaya kalkasydım bir suru sıkıntı cıkardı.Güncel olmayabilir. Ama doğru ve haklıdır. ‘Kimin için himmeti milleti ise, O tek başına bir millettir.Kimin himmeti nefsi ise o insan değil Canavar bir hayvandır’ Bu cümle 3 paragraflık değil, 3 ciltten oluşacak veciz bir cümledir. Hayır. Savaşın ve askerlerin uzak tutulması gereken bir yer vardır. EyüpYILDIRAK
C.65:Bana en iyi yaptığın iş ne diye sorsalar herhalde cevap yalan soylemek olurdu.. abi ben bu işi cok ıyı yapıyorum..ama ben kalkıp kalp ameliyatını mukemmel yaparım diyip doktor olmaya hastanede calıimaya kalkmıyorum. Eger  böyle bir şey yapmaya kalkasydım bir suru sıkıntı cıkardı.Bu gün; Devlet, Millet, Demokrasi, Parti, İnsan, Fıtrat, İktidar, Erg, Mevkii, Makam,Gebe Olma, Sorumluluk, Adalet, Liyakat, Hakikat, Gerçek, Güç, Rejim ve Yönetim gibi konularda  cekilen sıkıntıların sebebi ne diye sorsanız bana cevap son paragraf olurdu…İşi ehline verelim.. agzı olan konuşmasın, ahlaka ta para etsin .RACİ TOKAR
C.65:Günümüz  sistemleri          ve devletler      insan  olarak ele alabiriz.günümüz insanı mutlu kılma amcıyla birbirleriyle  yarışan parti, iktidar ve diğer biçimleri millet adına ele geçirdikleri erg'i kendi makam ve mevkiilerini daha bir sağlamlaştırmak amacıyla kullanmaktadırlar.Tabii bu onları insanın bir küçük kopyası olarak ele almamız itibariyle benzetmeye gidebiliriz.Ele geçirdikleri bu rejim ve yönetim aygıtlarıyla sorumluloklarını yerine getiremeyen bunlar elbette doğa gerği ok olup yerlerine adaleti dağıtacak hakkı  liyakat sahibi bireylere verecek yeni insanlara gebe olacaklardır. Hibirşey  eskisi gibi olmayacaktır.Toplumlar elbett kendilerine yaraşır doğru yaşm biçimleri belirleyip haklı gerçeklerle soluk alacaklardır. Tabii bunun için atıkların yakılması yeni yepyeni anlayış ve eğitim sistemlerinin oluşturulması gerekir.Beden ve madde ruh için mana için vardır. Günümüz asrı ruh ve manaya vereceği liyakatı ne zaman mana ve ruha verdim mi o zaman gerçek bir soluk alabileceklerdir insanlar.  Adem KILIÇ
C.65:Devlet ; Belli toprak parçası üzerinde yaşayan insanlardan olşur.Devletin unsurları egemenlik ,toprak, bağımsızlık vb gibi unsurların mevcut olması gerekir.Millet,aynı ırktan oluşan insan topluluğudur.Devletleri devlet yapan millettir.Demokrasi;Halkın kendi kendini yönetme biçimidir.Tam anlamıyla uygulanırsa, günümüz için en ideal yönetim şeklidir.parti de demokrasinin gereğidir. İktidar demokrasi yönetimiyle çoğunluğu elinde bulunduran partidir.sorumluluk; yaptığını üstlenmedir.Adalet; mülkün temelidir.Er geç isteği sonucu elde eder. Gerçek; sebep snuçla bütünleşir.Hakikat gerçeklerden doğar.(ALİ ATEŞ 

C.65:Yapılan ve yapılacak olan her şeyde insanoğlunun yararı gözetilmelidir. Bu konuda en büyük iş devlete düşmektedir. Devlet, insanlarının demokrasi kavramını özümlemelerini sağlarsa uzun vadede insanların bilinç düzeyi artar ve gelişmişlik bir yerinden yakalanmış olur.Millet seçtiği güzel ahlaklı insanları devlet yönetiminde iktidar sahibi yaparsa ülke yönetimi düzene girer. Böyle güzel ahlaklı insanlar hiçbir zaman mevki makam kölesi olmazlar. Bu tür insanlar aldığı sorumluluğun bilincinde olup ülkeyi hakkaniyet ölçüleri çerçevesinde adaletli bir şekilde yönetirler. Böyle güzel ahlaklı insanların olduğu bir yerde partileşmeninde getirdiği rekabet ortadan kalkmış olur.Gerçek gücü güzel ahlaklı iyi niyetli insanlardadır aslında. Tarih zaman zaman bu tür insanlara gebe kalmıştır. Bu insanlar zaman zaman  ön plana çıkabilmişlerdir. Çünkü bu tür insanların fıtratında hiçbir zaman kötülük yoktur. Bunlar aslında dünyada en iyi şeye layık olan insanlardır. Hakkaniyet bu tür insanların ön plana çıkarılmasıyla yerine getirilebilir.Bana göre zeka olaylar arası ilişkileri en hızlı şekilde görebilme ve yorumlayabilme gücüdür. Birey doğuştan ya zekidir yada zeki değildir. Örnek olarak bulmacalarda verilen 2 resim arasındaki 7 farkı bulun türünden bir bulmacaya hızlı çözmek. Akıl daha çok bireyin ahlakı ve insanları sevmesi ile ilgili bir kavramdır. Bana göre en akıllı insan en güzel ahlaka sahip olan insandır. Herkes bir dereceye kadar zekidir. Ama herkes akıllı değildir. Uzun vadede kazançlı çıkan hep akıllılar olmuştur. Akıllı insan örnek siz. EMRE ÇOBAN

C.65:İnsanlar fıtratına uygun olan demokratik yönetimle,partileri seçerek iktidarı kurmalıdır.Ancak iktidara gelen kişi/ler makamının sorumluluğunu bilerek adaletli bir şekilde milleti yönetmelidir.Gücün kötüye kullanılması ve gerçekleri yalan duruma getirmesi devletin sonunu hazırlar B.KARAŞ.
C.65:Milletler kendi selametleri açısından iyi olduğunu düşündükleri için devletleri kurarlar. Milletleri oluşturan bireylerin fıtratları güce sahip olmadır. Bu sahip olma makam,mevkii ye duyulan hasret milletlerin önce karakterini yansıtan sonra karakterlerini yaratan devletlerin oluşmasına sebep olur. KENAR ÖZCAN
C.65:İnsanların zamanla gerçek fıtratlarının evrilmesi adlaet kavramının çürümesine yol açmıştır. İnsan olmanın sorumluluğunu nefsin etkisiyle unutan insanlar dünyayı savaşlara ve zulme gebe bırakmıştır. Öze dönüş uğruna yaratılan bazı kavramlarda yok değildir bunlardan biriside Demokrasidir. İnsan yaşam standartlarını yükseltmek adına geliştirilen kavram daha sonra bir zulüm aracına dönüşmüştü bakınız:ırak. Demokrasi bir yönetim biçimi bir rejimdir demokrasi bu yazıda günah keçisi ilan etmek yanlıştır çünkü ne kadar mükemmel olura olsun nefsin buyruğu altındaki insan elinde tüm rejimlerin hazin sonu tıpkı demokrasi gibi tecavüze uğramışlık olacaktır. Buna örnek olarak komünizm rejimini gösterebiliriz teorik olarak mükemmel olmaya çalışırken pratikte Stalin gibi bir delinin elinde nelere yol açabileceğine dünya tarihi acıyla şahit olmuştur.İnsanın mükemmel insana yani insan üstüne ulaşa bilmesi için öncelikle nefsini terbiye etmesi gerekmektedir. İnsan olmamın sorumluluğu budur çünkü. Egemen olman çabası ruhu giderek daha zayıf bir varlık haline getirecektir. İnsan yaradılışındaki hakikate yani sevgiye ulaşığı zaman evrimini tamamlamış olacaktır.KENAN ÖZCAN……..
C.65:milletlerin yönetilmesi için devletler gereklidir.Devletlerin yönetim şekillerinden biri de demokrasidir.Demokraside farklı düşüncelere sahip siyasi partilerin olması kaçınılmazdır.İnsanların bir araya gelmesi ile milletler oluşur.Devletin başındaki siyasal çoğunluk iktidarı oluşturur.İktidar da siyasi erg sahibidir.Devletin yapılanmasında mevki ,makam hiyerarşisi gereklidir.Devletin yöneticileri sorumluluk sahibi olmalıdır ve adaleti sağlamalıdır.İktidar yönetici konumundadır.(NÜKHET DAYSAL)
C.65:İnsanlar milletleri oluşturur. Bu milletleri yönetebilmek ,birbirleriyle anlaşmalarını sağlamak , onları korumak için bir devletin ve bu devletlerin kurumlarının olması gerektiği tartışma götürmez bir gerçektir  İnsan bu milletin parçasıdır.İnsan düşünebilen düşündüğünü uygulama gücüne sahip  iyi hasletlerin tümüne sahip olan en değerli varlıktır..Milletin bu devlet içinde özgürce davranabilmesi, istediği yöneticisini seçebilmesi , istediğini belli sınsrlar içerisinde eleştirebilme hakkının olması demokrasinin olmasını gerekli kılar.Bu devlet milleti idare edebilmek için bir güce sahip olmalıdır. Güç yaptırım demek kuvvet demektir Başkasına sözünü geçirebilmesi için bir güce sahip olmalıdır…Fıtrat insanın doğuştan getirdiği iyi hasletlerin tümüdür.’ Her insan İslam fıtratı üzere doğar ‘hadisi insanın doğuştan iyi duygu,özellik ve hasletlerle dünyaya geldiğini vurgular.İnsan fıtratıyla uyum halinde olan ,fıtratıyla çatışmayan bir dünyada yaşamak ister.Kimsenin hakkının elinden alınmadığı,kimseye zulmedilmediği ,katlin,zinanın , hırsızlığın olmadığı, herkesin insan olması sabebiyle değer gördüğü bir dünyada yaşamak ister.Adalet ile yönetilen ( herkese hakkının verildiği , haksızlığa uğrayana yardım edilen) bir dünyada,başörtülünün serbestçe istediği üniversiteye girme hakkına sahip olduğu, (Başörtülüler gitsin Arabistan da okusun gibi pervasızca sözlerin sarfedilmediği bir ülkede yaşamak ister) ,vb. tüm iyi özelliklere sahip bir dünyada yaşamak ister.İşte bu ülkede adaletvardır; işte bu ülkede özgürlük vardır; bu ülkede adalet vardır…Y önetim devletin tüm organlarının birbiriyle uyum içinde yaşaması içün kurumlar arasındaki dizayn dır.Evet gerçekten bu özelliklere sahip bir dünya varsa yeryüzünde işte burası yaşanılmak istenen yerdir.Ütopyevi bir dünyada yaşamak istiyorsun derler belki ama ne derlerse desinler böyle bir ülkede yaşamak her iyi hasletlere sahip insanın hakkıdır.    VOLKAN TÜRKMENOĞLU      
C.65:İnsan fıtrat olarak gebe kalma özelliğine sahiptir. İnsan eğitim ve öğretim gibi süreçlerden geçerek mevkii, makam gibi rütbelere ulaşır. İnsanların demokrasiyi uygulayabilmesi için adaleti düzgün bir şekilde uygulaması lazım.Millet olmadan devletin olması imkansızdır :devletin işleyebilmesi için çok partili bir sistemin uygulanması ve demokrasinin kullanılması şarttır. Devlet güç, rejim ve yönetimi bünyesinde barındırır.Devleti güncelleştirdiğimizde iktidarın tek bir devletin sorumluluğu altında olduğu bir gerçektir.MİLLETLER DEVLETLERİ MEYDANA GETİRİR  VE DEVLET TARAFINDAN MİLLETLER YÖNETİLİR. GÜNÜMÜZDEKİ EN İYİ REJİM ARAJTIMASIYLADA DEMOKRASİYİ SEÇERLER. YÖNETİMLERİN DEMOKRASİ GEREĞİ PARTİLERİ OLUŞTURURLAR. SEÇİMLER UYGULANIR OLUŞTURULAN PARTİLERDEN İKTİDAR SEÇİLİR. İKTİDARLARIN ADALETLİ VE AHLAK GEREĞİ MEVKİ VE MAKAMLARINI KULLANMALARI İÇİN ANT İÇİLİR.  Cengiz ÖZHAN
C.65:İnsan, fıtratı gereği hep güçlü, makam ve mevki sahibi olma eğilimindedir. Bu eğilim bugünde devam etmektedir. Fakat bu mücadeleden sadece küçük bir kısım galip gelmiştir. Gerçek ve olması gerekende budur. Çünkü doğanın kanunu budur.Fakat bunları sağlayabilmek için liyakat ve sorumluluk sahibi olmak gerekir. Ama  bugünkü  iktidar sahiplerinin çoğu bunlara sahip değiller çünkü hakikatları görmezden gelip adil davranmıyorlar.Bu günkü devletlerin çoğunun yönetim biçimleri ve rejimleri demokrasidir. Demokraside parlamento siyasi partilerden oluşur. Yöneticiler ise seçimle iş başına gelir. Fakat bu tarz ne derece adaleti ve demokrasiyi sağlıyor o da düşündürücüdür. (İhsan GİZLENÇ)
C.65:İnsanlar milletleri oluşturur. Milletlerde bir araya gelerek ya da getirilerek devletleri oluşturur. Bu devlet kendi amacına göre rejim ve yönetim biçimini oluştururlar. Bu rejim bir demokrasi rejimi biçiminde olabilir. İnsanların sahip oldukları fıtrat onları sorumluluk sahibi olması yada olmamasını sağlar. Bütün rejim şekilleri unutulmaya gebedir. Ancak gerçek ve hakikatı  yansıtan gerçekleştiren rejim adaletli yönetim biçimi gerçek bir güç sahibi olabilir. Günümüzde iktidara gelen makam ve  mevki sahibi  kişilerin çok fazla liyakat sahibi olduğunu söyleyemeyiz. Sibel AZİZOĞLU
C.65:Bu gün insanların siyasi güce sahip ola bilmektir. Devletler ve milletler dünya siyasetinde söz sahibi ola bildikleri ölçüde refah düzeyleri artmaktadır. Sadece siyasi ve ekonomik güç yememektedir birde kendi siyasetini oluşturmak gerekir. Avrupaya bakıldığında bunun bariz örneği görülmektedir. (Özcan ÖZCAN)
C.65:Hepsi  birbiriyle bağlantılı olan bu kvramların bağlantıların kurulması ve anlaşılması gerekir. Günümüz toplumlarında yanlış anlamalara meydan vermeden bu kavramların insan yararına sunulması gerekir.Bugün Afrika da 700 bin insan açlık sınırındaysa mutlaka bir sebebi vardır. sebepsiz olayların meydana gelmesi insanların ve toplumların acı çekmesine ve hoş olmayan durumların meydana gelmesine sebep olmaktadır.Toplumlar kendi menfaatleri doğrultusunda davrandıkça uzayada gidilse pek faydalı olmaz. Gerçi ozaman şartlar değişir, şartlara hakim olan devletlerin direktifi doğrultusunda olur. güçsüz ve gebe olmuş toplum ve devletlerin bu konuda söz sahibi olamazlar. (f.ağgün)
C.65:Böyle bir paragraf yazmak için tüm sözcüklerin hakiki manada anlamlarını bilmek lazım ve bunada iktidarımız yetmez[yunus gencel]
C.65:Aslında bunların hepsi birer oluşumdur yani daha da ötesi olması gereken olgulardır var olan hiçbir şey kendiliğinden olmaz muhakkak bunların bir şekilde dizayn edilip monte edilmesi gerekir .
Belki de bunlar olmasaydı insanlar olduğu yerde kalırdı ve hepsi bir tarafa adem ile Havva yaşarlar ve geldikleri yerlere geri giderlerdi.Şunu da belirtmek gerekirse bu yapılanmalar ve olgular doğru bir şekilde amacına uygun olarak kullanılmalıdır aksi taktirde insanlık belki de kendi felaketini kendi eliyle ve daha kısa sürede hazırlar .(M.ŞAHİN)
C.65:Öncelikle yazmam gereken ne bilmiyorum devlet, millet, demokrasi, parti vb. kavramlar  gerçekten günümüzde çok fazla kullandığımız ama ne yazık ki gerçek manasıyla tamamen kullanamadığımız tam tersine olumlu yönde kullanmamız gereken bu kavramları hayatımıza en güzel şekilde uygulamak varken biz tam tersini yapıp hatta elimizden geleni yapıp bunları doğanın zararına kullanıyoruz . ABD bugün demokrasi getireceğim diye binlerce insan öldürdü.Adalet her zaman gereken bir şeydir aslında adaletli olmak gerekirken her zaman nefsine yenik düşmüş zavallı varlıklar olarak  insanları katletmeye tecavüz etmeye devam edeceğiz beklide en azından benim bir umudum olmadığını söyleyebilirim.Aslında yazacak fazla bir şey olduğunu sanmıyorum çünkü her şey o kadar açık ki her şey olup biterken Avrupa ülkeleri demokrasi eşitlik insan hakları hakikat diye kendilerini yırtan Avrupalılar öldürülen binlerce insanı görmezden gelip hala demokrasi insan haklarından söz ediyorlar güçlerini kullanmak istediklerinde istedikleri zaman kullanıyorlar kendilerine göre yapılanlar haklıdır belki de ama unutulmamalıdır ki tarihte her zaman büyük devletler yıkılmıştır. 600 yıl  hüküm süren Osmanlı imparatorluğu bile bir gün yıkılmıştır mutlaka bugün veto aslanları (bence maymunları) Avrupa devletleri hepsi bir gün yok olacaklardır.   Metin KUZU
C.65:Devlet, toplumun farklı katmanlarından oluşan yığınlarının belli kurumları oluşturarak belli bir toprak parçası üzerinde kurdukları siyasi yapıdır. Devlet, meşruiyetini halkının değer yargılarından almalıdır. Halk devletin sahibi formatını oluşturanı egemenidir. Devlet, millet için olmalıdır. Demokrasi, parti, insan, fıtrat, iktidar: demokrasi kendi içerisinde barındırdığı, tezatlarla maalesef yakın dönemimizde etki sahibi olmuş, isteyenin istediği tarafa çekebileceği, evrensel yaşam formatlarını yetersiz insan zihni tarafından körleştirme aracı haline gelmiştir. Demokrasi, insan, parti, fıtrat, iktidar; demokratik, tezatların sağlayamadığı uyumlar nedeniyle üzerinde insanlığın mutlu olabilme şansını ve materyalini bulamamıştır. Kısır döngülerin yaratılış mantığının ihtişamı karşısındaki yetersizliği bugün dünyada kaosa ve adil olmayan bir yaşama ulaşılmasını sağlamıştır.Güç,gebe olma, liyakat, mevki, makam, erg, sorumluluk: meşruiyet sorununu çokta umursamayan kesimler mevcut olguları sınıfsal azınlıkların bekası için etik olmayan başkasına hayat hakkı tanımayan ahlaki zafiyetleri birer meziyet telakki edip gücün meşruiyetine ve hakimiyetine iman etmeyi esas alırlar. Haddi zatında istenilen bu olmamalıydı, doğru ellerde dünyanın yaşanabilir bir ortam olabilmesi için bu olgular doğru kullanılabilirlerdi.Hakikat, gerçek, güç, rejim: menfaatler yaşadığımız çağda hakikatleri gerçekleri ters düz etme cüretini gösterebilmektedir. Adil olmayan bir dünyada hakikatlerin, gerçeklerin fazlaca da bir kıymeti kalmıyor. Yön vermesi gerekenler hakikatler olması gerektiği halde insanlığın ulaşmış olduğu hırs güç savaşı yukarıda saydığımız olguları etkisiz eleman konumuna itmiştir. Gerçekler hakikatler sadece çocuklara masallarda anlatılan fantastik öğeler olarak tarihte onurlu toplumların hasleti olarak kalmıştır.    MAKSUT SAYÇİÇEK
C.65:Toplum yaşamında, ağırlığını üzerimizde en çok duyduğumuz kurumdur devlet. Her yönden kuşatmıştır bizi, her şeyiyle etkiler. Ve karışmadığı da yoktur: Düşüncemizden aşımıza ekmeğimize dek. Ama en az tanıdığımız da odur. Devletin ne olduğun bilmeyiz pek. Niçin vardır? Aslında kimin adına, ne yapar? Bize bir şeyler anlatmışlardır ve onlarla yetinmemiz istenir, işin gerçeğini biraz kurcalamaya kalksak, engel çıkarırlar; yasaklarla karşılaşırız, olmadık şeyler gelir başımıza. Demokrasi için de öyle. Sınıflı toplumların kaderidir bu. Oysa, iyi bilmeliyiz bu kavramları. Yalnız insan olarak hakkımız değil, yurttaş olarak görevimiz de.İnsan fıtratı gereği yaşamak için çalışmak zorundadır. Kimileri elindekilerle yetinir kimileri daha fazlası için çabalar. Bunu yaparken birilerini basamak olarak kullanabilir. Makam, mevki sahibi olaya çalışırken adaletli olur veya olmaz, o da ahlakına kalmıştır.Her insan kendi sorumluluğun farkında olursa adaletli olur ve böylece gerçek gücün sahibi olur.. Sorumluluk bilincinin geliştirilmesi için insanın küçüklüğünden beri birtakım işler verilmesi gerekmektedir..Adı geçen kavramlar insan ve insanlığın eserleridir. Bu ortaya çıkan eserlerden bazılarını ret etmek veya bazılarını öne çıkarmak yanlıştır. Günümüzde Irak’ta yaşanmış olaylar, yaşanan olaylar ve yaşanacak olan kaos tablosu, yukarıdaki bütün kavramları kendi içerisinde de barındırmaktadır. (Özkan güçin)
C.65: Devlet kendi oluşturduğu demokrasi anlayışıyla ve adalet anlayışı çerçevesinde bireye bir takım sorumluluklar yükleyen  anlayışın mirasçısıdır. Oluşturduğu yönetim şekilleriyle güç olabilen her yaptırımı doğru ve haklı bulan bir sistemdir. Diyebiliriz ki insanı bu sisteme gebe bırakır. Fıtratı  gereği iktidar hırsı taşır ve tahaküm aracıdır. (HASAN İMRET)
C.65:Devlet belli bir milleti yöneten kurum ve kuruluşları olan soyut bir kavramdır.  Millet aynı amaç aynı yol aynı düşünce için bir araya gelmiş insan topluluklarıdır. Parti aynı düşüncede ki insanların bir araya gelip oluşturdukları siyasal örgüttür. Liyakat kişinin her hangi bir mevki veya makama gelebilmesi için o makamı hak etmesi demektir İnsanların zamanla gerçek fıtratlarının evrilmesi adlaet kavramının çürümesine yol açmıştır. İnsanolmanınsorumluluğunu nefsin etkisiyle unutan insanlar dünyayı savaşlara ve zulme gebe bırakmıştır. Öze dönüş uğruna yaratılan bazı kavramlarda yok değildir bunlardan biriside Demokrasidir. İnsan yaşam standartlarını yükseltmek adına geliştirilen kavram daha sonra bir zulüm aracına dönüşmüştü bakınız:ırak. Demokrasi bir yönetim biçimi bir rejimdir demokrasi bu yazıda günah keçisi ilan etmek yanlıştır çünkü ne kadar mükemmel olura olsun nefsin buyruğu altındaki insan elinde tüm rejimlerin hazin sonu tıpkı demokrasi gibi tecavüze uğramışlık olacaktır. Buna örnek olarak komünizm rejimini gösterebiliriz teorik olarak mükemmel olmaya çalışırken pratikte Stalin gibi bir delinin elinde nelere yol açabileceğine dünya tarihi acıyla şahit olmuştur.İnsanın mükemmel insana yani insan üstüne ulaşa bilmesi için öncelikle nefsini terbiye etmesi gerekmektedir. İnsan olmamın sorumluluğu budur çünkü. Egemen olman çabası ruhu giderek daha zayıf bir varlık haline getirecektir. İnsan yaradılışındaki hakikate yani sevgiye ulaşığı zaman evrimini tamamlamış olacaktır. . HÜSEYİN KÖYSU
C.65: Gerçek güç bence mevki değildir. İnsan olmak önemlidir. Ahlaki değerlere sahip olunmalıdır. Liyakatlılık ön plan da dır. Bazı değer yargılarımızı oluşturmamız gerekir. Eğer geleneklere ve değerlere bağlı kalınırsa insanların var oluşundan dolayı ona gerçek değer verilirse gerçek demokrasi kavramıda kendiliğinden doğar ,çoğalır ve yayılır.Bununla beraber şöyle bir sonuca varabiliriz:  insan fıtrat gereği bir takım bilgilerle donatılmış olarak dünyaya gelir. Zamanla gelişir. Millet olur. Demokratik özelliklere sahip olur. Mevki ,makam,güç sahibi olur. Zamanla birçok örgütlenme kurar. Bir çok değişim sürecinden geçer. Bir çok durum ve olayla karşı karşıya gelir. Bunlar içerisinde en önemlisi adaleti ve ahlaklı olunmasıdır.Halkını ve miletini bu şekilde yönetmesidir. Ve güzel ahlaka sahip kişilerin başa gelmesi için bir bütün olunmalıdır. Yani tam bir elma görüntüsü gerçekleşmelidir. Bunun da olabilmesi için de tek vücud olunmalıdır. Buradan şuna varılır: verilen kavramlar tamamıyla evrenselleşmiş insan ve toplumla mümkündür. Gerçek anlamda günümüzde şu ana kadar böyle bir şey gerçekleşmemiştir. Tek temenlim Allahtan adaletli dürüst bir yönetim ve dürüst bir toplum oluşması ve herkesin mutlu olmasıdır.(Kamuran Anar)
C.65:Tek bir insanı ele  alalım. İnsan topluma , toplum millete, millet devlete, devlet güzel bir yönetime muhtaçtır. Her şeyin başı menfaatlerden uzak  iyilik ile doğruluk ile temellendirilen  gerçek toplumlara ihtiyacımız var. (Sinan GÜNEŞ)

C.65:Bir insanın veya insanların akıllı gördükleri insanlardan yararlanmak için onu akıllı yapan erdemleri ve sezgileri yani onun özgünlüne gerekli anlamları vererek yararlanabilirler. Bunu da insanın kendi kendini tanımasıyla mümkündür. (E.Altun)
C.65:insan nefsinin terbiyesi doğrultunda bazı yönelimlerde bulunur.ve aldığı haz onu ahlaklı almaya veye olmamaya yöneltir.nefsin yarattığı savaşlar soykırımlar insan nefsinin doyurulamaz olmasından kaynaklanmaktadır.insanoğlu mükemmele ulaşmak istiyorsa nefsini ahlaklı insan değerleri ile beslemelidir.bu nefis bazen demokrasi kavramla öne çıkabilir.gerçek demokrasi her hakkın verildiği bir mevki değildir.asıl olan insana layık olan gerçek değerlerin demokrasi ile sindirilmesidir.. ÖZER ESATOĞLU
C.65:Sosyal yaşamın temel yapı taşları olan bu kavramlar insanların bir toprak parçası üzerinde bir kendilerine özgü normlarla oluşturdukları devlet ile insanların bu devletle demokrasiyi kullanarak partiler kurmalarıyla kendileri için yaşanır bir yer oluşturmaktadırlar.İnsanlar fıtratları gereği benmerkezciliği kullanmaktadırlar. Bunu kullanırken sanayi devriminden sonra birçok ülkeyi sömürgeleri altına alarak onlara gebe olarak onlara askerini güçlerini kullanarak hakikatten uzak bir şekilde kanlarını emerek kendi iktidarlarını bu ülkeler üzerinde kullanmaya başlamışlardır. Bu gibi ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda adaletten bahsederek sömürge konumuna düşürmüş olduğu ülkelerde adaletsizce yapmış oldukları güçlerini kötüye kullanarak kendilerini dünyada tek rejim gibi gösterme siyasetleri insanlığın en büyük katliamlarından bazılarıdır. Ve bunu yaparken kendilerini bir millet gibi gösterme politikaları kendi ergleriyle birçok milleti kendi yolları uğruna köleleştirmişlerdir. Günümüzde de bunun örneğini ABD’nin ırak’a demokrasi getirme çabasıyla orayı kendi yönetimi altına alarak liyakatsizce tavırlar sergileyerek Asya’yı tehdit etmesi bunun bir göstergesidir.Görülüyor ki sosyal yaşamın temel yapı taşları olan bu kavramlar, insanların fıtratları gereği kimi yerde iyi görünmek maksadıyla bu gibi kavramların arksına saklanarak kendi gerçek yüzlerini, güçlerini, yapmış olduğu rejim faaliyetlerini kendi emellerine ulaştıktan sonra insanları bir araç gibi kullandıktan sonra kendi yapmış olduğu zararlarının % 1’lik olumlu yanını göstererek kendisini adaleti temsil eden devletler olarak gösterebilmektedirler. Ve kendilerini hep dünya idarelerinde sorumluluk sahibi görmektedirler.        HÜSEYİN YARDIM
C.65:Bence bunların hepsi beraber odlumu hem insan hem de dünya rahat eder.Aksi halde yıkımlara hatta behat insan ırkının sonu olabilir.hem u dünyalarını hem de öte  tarata-Kendi sonlarını hazırlarlar ayrıca uzaya açılma fikri yok olur.         MEHMET ŞAHİN 
C.65:Devletlerin görevi milletlerine hizmet etmektir.Çeşitli idare şekilleri içinde insana en uygun idare şekli demokrasidir.Partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.                                                                                                                        Demokrasilerde partiler seçimle iktidara gelirler.Devletlerin iyi idare edilmeleri, milletlerin daha iyi yaşamaları için insanların iyi eğitim almaları ve iyi huylu yetişmeleri gerekir.                                                                                                                                      Kendisini iyi yetiştiren insan belirli makamlara gelip,idareci olduklarında sorumluluklarını bilmeleri,hakikatten,adaletten vazgeçmeyerek özverili şekilde hizmet etmelidirler.Böyle yetişmiş idarecilerin yönetecekleri ülkelerin güçlü,başarılı günlere gebe olacağı bilinen bir hakikattir. (Emrah ERTÜRK)
C.65:Demokrasi  dil, din , ırk ayrımı yapılmaksızın bütün insanlara eşit haklar tanıyan bir yönetim sistemidir. Ancak hemen hemen  bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizdede demokrasi tam anlamıyla uygulanmamaktadır.Demokrasinin gereği olarak büyük çoğunluğu arkalarına alan parti liderleri iktidara gelirler. Elde ettikleri millet  destekli bu güçlerini adalet ve hakikatten uzak bir rejimle sergilerler.  Hep daha fazlasını isteme arzusuna gebe olan bu iktidar sahipleri  sorumluluklarının bilincinde olmadıklarından bulundukları mevkiye liyakat değildirler .İnsan fıtratına uygun olmayan  bu davranışları devletin hemen hemen bütün kurumlarında görmek mümkündür. Ve maalesef mevcut erge sahip olan bu parti liderlerine bütün ülkelerde gördüğümüz acı bir gerçektir…Naciye Develer
C.65:Devlet millet olmanın bilincinde yatmaktadır.nsanlara dil, din ,ırk ayrımı yapılmaksızın eşit haklar tanıyan demokrasi ülkemizde birçok ülkede uygulanmamaktadır.demokrasinin yanlış uygulanmasından dolayı adalet kavramı tam olarak yerleşmemitir.çok partili hayata geçişte iktidar olup belli bir mevki ve makama gelen kişiler sahip oldukları bu gücü görevlerinin sorumluluğunu unutup hakikat ve gerçekten uzak kendi çıkarları doğrultusunda bir yönetim şekli uygulamaya çalışmaktadırlar.İnsan olmanın fıtratında iyiye güzele gebe olmak varken yapılan erken doğumlarda birçok değer yargılarımızı kaybetmekteyiz..                 Gülen Karakuzulu
C.65:İnsan fıtratı gereği özgür yaşamaya endekslidir. Ancak gelişen değişen yaşam şartları içerisinde insanlar bir birilerine ihtiyaç duymaya başlamış buda sosyalleşmeyi doğurmuştur. Sosyalleşen bireyler arasında liderlik çatışmalarının ortaya çıkmasıyla  yönetim unsuru  kaçınılmaz olmuştur. Buda en iyi yönetim şeklinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.Tarih boyunca bir çok yönetim şekli kullanılmış ancak 21.yüzyılla birlikte  demokrasinin gerekliliği kaçınılmaz olmuştur. İnsanoğlu kendi kendini yönetmek üzere demokrasiyi yönetim şekli olarak benimsemiştir.En iyi yönetim şekli olarak kabul edilen demokrasi beraberinde partileşmeyi ,sosyal statüleri, iktidarı,muhalefeti,doğurmuştur. Ancak ilk insandan bu  yana arayış içinde olan insan oğlu demokrasiye rağmen hala çatışmalar içindedir. (Semra SÜPHANDAĞI
C.65:İnsanlar bir araya gelerek milleti oluşturmakta ve kendi egemenliklerini sağlamak içinde devlet çatısı altında birleşmektedirler.halkın kendisini yönetecek kişiyi seçmesi yani halkın kendi kendini yönetmesine de demokrasi denilmektedir.Demokrasi yönetiminin olduğu ülkelerde partiler kurulmakta ve halkın seçtiği parti    halkın refahı için  elinden geleni yapmak üzere devletin başına geçer.başta olan partiye iktidar partisi denilmektedir.bu iktidar partisinin halka karşı sorumlulukları bulunmakta ve sorumlulukları yerine getirmek için partideki elemanlarını halka hizmet etmek için çeşitli mevki ve makamlara yerleştirmektedir.halkın güvenliğini sağlamak , adaleti yerine getirmek için elinden geleni yapmakla sorumludur.Güç ve rejimi elinde bulunduran iktidar parti halkın her türlü sorunu ile ilgilenmekle yükümlü ve yönetimi en iyi yapmak zorundadır.aksi takdirde bir daha yönetime seçilmesi güçleşir. (Yüksel ERİBOL)
C.65:Demokrasi, yunanca bir kelime olup halkın yönetimi anlamına gelmektedir. Yunan site devletlerinde halk yılın belirli dönemlerinde agora denilen bir meydanda toplanıp kendisini yönetecekleri seçerdi. Ancak o zaman ki demokrasi anlayışı ile bugünkü arasında çok büyük farklar görülmektedir.O zaman seçimlere sadece asiller katılabilmekteyken bugün seçimlere belirli bir yaşın üstündeki tüm halk katılabilmektedir.Demokrasi yönetim şeklinde insanlar kendi seçtikleri temsilciler aracılığıyla devletin yönetimine katılmaktadır. Bu temsilciler de belirli partilere üyedirler. Bu partilerden en çok oy alan parti mecliste hükümet kurmakta ve bu yola iktidar olmaktadır.  İktidar olanların birçok sorumlulukları vardır. Kendilerini bu makam ve mevkii ye getiren halka iyi hizmet vermeleri ve bu yolla sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekir.Gerçek demokrasi nedir diye bir soru sorarsak : Halkın yönetimde temsiliyetini en iyi bulduğu yönetim şeklidir  denilebilir. İktidar sahipleri o ülkenin gücünü ellerinde bulundururlar. Demokrasinin iyi uygulandığı ülkelerde adalet olgusu da doğru uygulanır. (Ferhat ÇEPER)
C.65:İnsanoğlu fıtratı gereği iktidar olmayı  ister. Bunun için insanlar bir araya gelerek milletleri oluşturur. İçlerinden iktidar olma eğilimi yüksek olan kişilerin önderliğinde devletler kurulur.Kurulan devletlerde bir hiyeraşi vardır. Bu insanlar arasında bir mücadeleyi başlatır:mekii,makam mücadelesi
Mevki,makam mücadelesi çeşitli boyutlarda seyreder.Bazen bu uğurda aynı ya da benzer düşünce yapısında olanlar parti kurar.Bazen daha ileri giderek çeşitli güç unsurlarını kullanır:silah ,duygusal sömürü,maddi-manevi yozlaştırma… Bu güç unsurları bazen şiddetle karşılaşmakta ve bunun sonucunda farklı rejimler oluşmaktadır.Rejimler sonucunda yeni düzenler gelmekte yeni yönetimler kurulmaktadır.kurulan bu yönetimlerde yine mevki makam  ,hak arama güç kullanma kendi rejimini kurma , iktidar olma mücadelesi devam etmektedir. Yani her gelişme kendinden sonra olabilecek olaylara gebedir. (Ümran ARVAS)
C.65:Bugün  ki devletler ne yazık ki iktidarı ele geçirme,mevki,makam sahibi olma,hakikat ve gerçekliği bir kenara bırakıp sorumluluk bilincinde olmayan demokrasiden uzak rejim ve yönetim aleyhtarı olan  liyakatli olmayan zihniyetle hareket ettikleri için mahkum olmaya gebedirler. (Sevil GÜLEŞÇE)
C.65:öncelikle ben bütün bu kavramların başına insanı otutuyorum.çünkü insan olmadan bütün bu kavramların içi boştur.İnsan fıtratı gereği toplu halde yaşamaya meyillidir. Çünkü yalnızlık Allah’a mahsustur. Bu yüzden insanlar belli amaçlar uğruna belli bir toprak parçası üzerinde (devlet)yaşamak için bir araya gelir. Bu da millettir. Bu devletin ayakta kalması,insanların mutlu bir şekilde yaşaması için belli bir rejime ihtiyaç vardır. Rejimler içinde insanlar için en makul olanlarından biri demokrasidir. Çünkü demokrasi insanların kendilerini yönetecekleri kişileri yine kendilerinin seçmesidir. Bu da insanların özgür,seçenek sayısının çok olmasıyla alakalıdır. Bu ise siyasi partilerşe mümkündür. Bu siyasi partilerden en makul olanı o devlette yaşayan insanlar tarafından iktidara getirilir. İktidara getirilen parti makam ve mevkisi gereği daha güçlü konumdadır. Bu gücü sorumluluğunu bilerek,adil olarak kullanmalıdır. Aksi takdirde devlet ve orda yaşayan milletler yok olmaya gebedir. Görülüyorki,bütün bu devlet,millet,demokrasi vs.. kavramlar birbiri olmadan ve en önemlisi insan olmadan anlamsızdır ve içi boştur.. (Tuncay DEMİRADAM)
C.65:İnsan fıtratı gereği özgür yaşamın peşindedir.Ancak hakikat adaletin ardında gizlidir.Nesiller ve yüzyıllar boyunca insanoğlu insan özgür yaşamak istemiştir ancak toplumun gelişmesi ve nüfusun artması ile ortaya mevkii makam millet kavramları çıkmıştır.Kalabalıklaşan dünya da yönetim kaçınılmaz olmuştur. Yönetim önceleri güçlü olan da toplandıysa da felsefe ile birlikte insan kendini değerli bulmuş ve daha iyi bir yönetimin peşine düşmüştür.Aradığı bu yönetim de 21 yy da daha çok kabul gören demokrasidir.Demokrasi beraberinde partileşmeyi getirmiştir çünkü bu yönetim daha fazla fikir ve düşünceye değer verir.Demokrasinin adalet, liyakat hakikat gerçeği en iyi şekilde savunduğunu söylemek pek mümkün değildir.çünkü insanlar anlayabildikleri kadar yaşayabilirler.demokrasi partileşmeyi partileşme ise iktidar muhalefet gibi kavramları içinde yaşatır.Ancak demokrasinin layıkıyla yaşanması için sorumluluk gerekmektedir.Kısacası insanoğlu demokrasiye rağmen 21 yy da hala savaşmakta çatışmaktadır.21 yy  bilgi çağı iken hala dünyada ortaçağ düşüncesi hüküm sürmekte ilkel insan görüntüleri ile karşılaşmaktayız. (Emine TİMUR)
C.65:İnsanlar fıtratı üzerine doğmuşlardır.Bu dünyada birtakım sorumluluklar yüklenmişlerdir. Hayatlarını devam ettirmek için güç sahibi olmaları gerekmektedir. Geçmişte de günümüzde de gelecekte de bu böyle olacaktır. Güçlü olan daha iyi şartlara sahip olacaktır. Bu bir gerçektir. Milletler devletleri oluşturur. Devletin temelini millet atar. Ama devlet milletin üzerindedir. Yani iktidar devletledir. Devletin demokrasi kuralları çerçevesinde idare edilmesi gerekir. Çünkü bilinen en iyi yönetim şekli demokrasidir. Adaletin hakim olduğu bir devlet te millet devlete gebe olmak zorunda kalmaz. Devletin  liyakat usulüne öre yönetilmesi gerekir. Layık olan  üyeleri iktidar olmalıdır. Ama ne yazık ki bu böyle değildir. Günümüzde kendilerine halkın verdiği makam ve mevkii aleyhine kullanan bir çok devlet memuru vardır.Gücün doğru kullanıldığı layık olanın başa geldiği yönetim kurallarından haberdar olan sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getiren yada getirmeye çalışan insanlardan daha demokratik bir millet ve devlet olma umudumuz en kısa zamanda gerçekleşir umarım. (Nazlı Gül KUBBA)
C.65:Milletler devletleri oluşturur. Devletler demokrasi ile yönetilmesi gerekir. Eğer demokrasi en iyi rejimse bu gerçekleşebilir. Milletleri oluşturanlar ailelerdir. Aileler bireylerden oluşur. Her bireyin fıtratı farklıdır. İnsanlar beraber yaşamak istiyorlarsa herkes üzerine düşen sorumluluğu iyi bilmesi gerekir. İnsanlar bunu başaramadığı taktirde liyakatla güçsüzlüğe makam ve mevki sarhoşluğuna gebe kalır. Devletler iktidarlar eliyle yönetilir. İktidarlar partilerden oluşur. İktidar olan partilerin yönetimleri adaletli, rejimi destekleyici , hakikatli bir yapıda olması gerekir . güncel olaylardan hareketle iktidarlar doğru , haklı ve sorumluluk bilincinde ülkelerini yönetirler(Serdar DEMİR)
C.65:Her insan bir fıtrat sahibidir.Aynı dil ve kültüre sahip insanlar bir araya gelerek milleti oluştururlar. Milletlerde bir araya gelerek mekanizmayı oluştururlar. Toplumda huzur ve güven ortamının devamı için.İnsanların içinde yaşadığı devlet mekanizması içerisin de demokrasi büyük önem taşır. İktidarı tek başına bulunduran partiler makam ve mevkilerini korumak adına ellerinde bulunan erk ölçüsünde liyakate gerek kalmadan hakikat ve gerçekleri kullanmak adına tamamen bunlardan uzak yönetilenleri kendilerine gebe bırakarak istedikleri gibi at koşturuyorlar.Sorumluluk sahibi insanlar partileşerek demokrasi rejimi içerisinde bulunduğu mevki ve makama liyakat  usulü ile gelirse görev ve sorumluluğun bilincinde olur. Böylece her ne kadar iktidar dahi olsa içinde bulunduğu siyasete gebe  kalmadan gerçek ve hakikati düşünerek toplumdaki adaleti sağlayabilirler.  (Veysel KACAR)
C.65:Millet, belli bir toprak parçası üzerinde belli bir siyasi amaç doğrultusunda bir araya gelmiş insanlar topluluğundan oluşur. Milletin devamı ve yaşamını sürdürebilmesi için, belli bir yönetim ve rejime ihtiyacı vardır.Bu tür bir sistemin oluşabilmesi için de gerçek makamlara sahip demokrasi ilkeleriyle oluşmuş güçlü bir devlet otoritesine ihtiyaç vardır.Bu görevi üstlenmiş olan devlet, hakikatın çizgisinden, adalet ve sorumluluk ölçüleri içerisinde  kalarak; kimseye gebe kalmadan dünya üzerinde bir mevkiiye liyakat ölçüleri içerisinde sahip olabilme iktidar olabilmelidir. (Aslıhan KESİCİ)
C.65:Devlet kurma amacında bir araya gelmiş ve kandırılmış millet veya milletlerin sırf iktidar ve mevki makamların kendi partileri veya rejimleri uğruna her şeyi mubah görüp kendi çıkarlarını sağladıktan sonra demokrasi adalet  hakikat kavramlarıyla yönetim uslubuyla  bir milleti durdurmak olası değil
Geçmişte yaşadığımız ve bugünkü Afganistan –Irak  yarınki Suriye ve  İran iktidar ve milletin sindirme politikasıyla demokrasi  rejimine gebedirler.buda  (Mehmet Hüznü AKKURT)
C.65:Devletler, insanların bir arada barış içerisinde yaşaması için milletlerin kurduğu yapılanmalardır. Amaçları toplumsal düzen ve anlaşmayı sağlamaktır. Ancak zaman içerisinde devlet yönetimlerinde kötüye gidilmiştir.Bugün dünya üzerinde en çok kabul gören yönetim şekli demokrasidir. Demokraside, insanlar partilerdeki temsilcileri aracılığıyla yönetime katılmakta ve en çok istenen partiler iktidarı oluşturmaktadır. İnsanların fıtratında kötülük yoktur, ancak kötü rejimler ve güç dengelerinin iyi kurulmaması nedeniyle   insanlar kötüye doğru sürüklenmektedir.Hangi rejim olursa olsun eğer temelinde adalet yoksa beraberinde felaketleri getirir. Bugün için düşünüldüğünde adaletin olduğunu söylemek güçtür. Yapılan tek şey herşeyi diğer dünyaya havale etmektir. (Sultan YANIK)
C.65:     DEMOKRASİ VE İNSAN
İnsan dünyaya kulluk vazifesini yerine getirmek için gelmiştir. İlk insan olan Hz Adem den sayısı milyarları aşan bir topluluk oluşmuştur. Bu topluluğun fıtratında iyilik doğruluk ve güzel ahlak vardır. Fakat insanlık asıl ereğini unutarak dünyaya egemen olma amacını gütmeye başlamıştır. Kabil in Habil i öldürmesiyle ilk cinayet işlenmiş, bu cinayetin ardı arkası kesilmemiştir. İnsanlar arasında kin nefret kıskançlık ve inanılmaz bir rekabet ortaya çıkmıştır. Bu gibi durumlar insanların guruplaşmasına farklı coğrafyalara dağılmasına neden olmuştur. Böylece millet kavramı vuku bulmuştur. Millet unsurları içinde de çatışmalar yaşanınca devlet denen kurum kendini hissettirmiştir.Devlet milleti yöneten güçtür. Kişi gurup ya da halkın kendisidir. Otoriter toplumlarda genellikle tek elden yönetim söz konusudur. Güç kişide ya da zümrede toplanır. Günümüz Suriye si ya da Saddam’ın Irak ı buna örnek gösterilebilir. Bu yönetimler demokrasiden yoksun adalet ve hak kavramlarına yabancı yönetimlerdir. Kişisel çıkarlarını düşünen makam mevkii düşkünü ve kimseye karşı sorumluluk hissetmeyen yöneticilerin liderliğinde ezilen halk, en iyi yönetim biçimine layıktır. Fakat bu liyakati ABD nin faaliyetleri şeklinde gerçekleştirmek insanlığın şerefine sığmaz.Rejim değişikliği ancak halkın sorumluluk almasıyla gerçekleştirilebilir. Monarşik veya oligarşik yönetimlere karşı yapılan isyanlar o toplumun demokrasiye gebe olduğunun göstergesidir. Demokrasiyi burada ilahi bir rejim olarak görmek yanlış olur. Yaşanan iktidar problemleri bizde demokrasiden daha nitelikli bir rejimin olabileceği düşüncesini doğurur. Ama günümüzde demokrasi üssü bir yönetim mevcut olmadığından bugün için en iyisidir diyebiliriz.     (Özdemir HINIS)
C.65:İnsanlar bir araya gelerek ve birleşerek milletleri meydana getirir. Milletler birleşir ve devlet oluşur. Milletlerde kendilerini yönetecek insanları seçmek için partileri meydana getirir. Bu partiler seçimle iş başına gelir ve devleti yönetir.İnsanlar geldikleri makamın veya mevkiin gerektirdiği liyakatlere sahip olmalıdırlar. Üzerine aldığı sorumluluğu bilmeli ve görevini en iyi ve güzel şekilde yerine getirmelidir. Çünkü  insan her şeyin en iyisine layıktır.Günümüzde güçlünün adaleti vardır. Adaletin gücü yoktur. Adalet güçlünün eline geçmiştir. Bunu için dünyada adalet denen kavram yok olmaktadır. Güçlü adalet yaydığını söyleyerek adaletsizliği artırmakta insanları daha çok sömürüp yıpratmaktadır. (Abdurrahman ZEBEK)
C.65:İnsanlar bir arada, birlikte yaşamaya mahkumdurlar. Peki bu birliktelik en iyi şekilde nasıl sağlanmalıdır. Kurulan siyasi partilerle demokratik bir şekilde yaşamaya çalışmak, en başta millet olmanın ortak payda etrafında toplanıp devlet kurumunu oluşturmanın gereğidir.Tabi zamanla demokrasi kavramı saptırılıp, insanlar iktidar olma, koltuk sevdasına kapılabiliyorlar. Daha üst mevkiye gelmek, üst makamlara yerleşmek insanın fıtratı gereğidir, çoğu insanın içinde bulunan hırsın bir sonucudur. Aslında bu durumlara demokrasinin gebe olduğunu söylemekte mümkündür. Bu durumda her insanın sorumluluğunu bilmesi, hakikati görmesi, bizi yöneten yönetim ve rejimimizin de insanlar üstü bir güç olduğunu unutmayıp, her insana eşit uzaklıkta durması yani adaletli olup bu düzenin olması gerektiği gibi yönetilmesi gerektiğini unutmamalıdırlar. (Hayrullah Kuşman)
C.65:Milletler kendi selametleri açısından iyi olduğunu düşündükleri için devletleri kurarlar. Milletleri oluşturan bireylerin fıtratları güce sahip olmadır. Bu sahip olma makam,mevkii ye duyulan hasret milletlerin önce karakterini yansıtan sonra karakterlerini yaratan devletlerin oluşmasına sebep olur.İnsanların zamanla gerçek fıtratlarının evrilmesi adlaet kavramının çürümesine yol açmıştır. İnsan olmanın sorumluluğunu nefsin etkisiyle unutan insanlar dünyayı savaşlara ve zulme gebe bırakmıştır. Öze dönüş uğruna yaratılan bazı kavramlarda yok değildir bunlardan biriside Demokrasidir. İnsan yaşam standartlarını yükseltmek adına geliştirilen kavram daha sonra bir zulüm aracına dönüşmüştü bakınız:ırak. Demokrasi bir yönetim biçimi bir rejimdir demokrasi bu yazıda günah keçisi ilan etmek yanlıştır çünkü ne kadar mükemmel olura olsun nefsin buyruğu altındaki insan elinde tüm rejimlerin hazin sonu tıpkı demokrasi gibi tecavüze uğramışlık olacaktır. Buna örnek olarak komünizm rejimini gösterebiliriz teorik olarak mükemmel olmaya çalışırken pratikte Stalin gibi bir delinin elinde nelere yol açabileceğine dünya tarihi acıyla şahit olmuştur.İnsanın mükemmel insana yani insan üstüne ulaşa bilmesi için öncelikle nefsini terbiye etmesi gerekmektedir. İnsan olmamın sorumluluğu budur çünkü. Egemen olman çabası ruhu giderek daha zayıf bir varlık haline getirecektir. İnsan yaradılışındaki hakikate yani sevgiye ulaşığı zaman evrimini tamamlamış olacaktır. (Ümmetullah DEMİR)
C.65:Devlet, millet için vardır.Milletin can ve mal güvenliğini sağlamak, iş ve aş vermek için  vardır.Zaten demokrasi,iktidar,mevki, makam,parti gibi kavramlar temelde hep insanlara hizmet için vardır.Dediğim gibi temelde insana hizmet ve onun mutluluğunu sağlamak vardır.Ama maalesef bugün, bu kavramlara yanlış manalar yüklenmekte ve haksızlıklar yapılmaktadır.Ülkemiz komşusunun başına gelenleri hepimiz biliyoruz.İşte erg, güç ya da iktidar(deniz aşırı ülkeler) tarafından yapılanlar insan fıtratının kabullenemiyeceği şeylerdir. Adalete taban tabana zıttır.Komşumuz, “Yönetim benim hakkım, çünkü burası benim evim, dolayısıyla rejimi belirlemekte bana düşer”diyorsa, bence kesinlikle haklıdır.Bu söylenilen, hakikatın ya da gerçeğin ta kendisidir.Müslüman ülkelerin kenetlenmeleri, sorumluluk bilincine varıp,hiç kimseye ama hiç kimseye, gebe olmamak için, liyakatın önemine varmalıdırlar.Gerçek bu. (Murat ÇİFTÇİ)

C.65:Milletler kendi selametleri açısından iyi olduğunu düşündükleri için devletleri kurarlar. Milletleri oluşturan bireylerin fıtratları güce sahip olmadır. Bu sahip olma makam,mevkii ye duyulan hasret milletlerin önce karakterini yansıtan sonra karakterlerini yaratan devletlerin oluşmasına sebep olur.İnsanların zamanla gerçek fıtratlarının evrilmesi adlaet kavramının çürümesine yol açmıştır. İnsan olmanın sorumluluğunu nefsin etkisiyle unutan insanlar dünyayı savaşlara ve zulme gebe bırakmıştır. Öze dönüş uğruna yaratılan bazı kavramlarda yok değildir bunlardan biriside Demokrasidir. İnsan yaşam standartlarını yükseltmek adına geliştirilen kavram daha sonra bir zulüm aracına dönüşmüştü bakınız:ırak. Demokrasi bir yönetim biçimi bir rejimdir demokrasi bu yazıda günah keçisi ilan etmek yanlıştır çünkü ne kadar mükemmel olura olsun nefsin buyruğu altındaki insan elinde tüm rejimlerin hazin sonu tıpkı demokrasi gibi tecavüze uğramışlık olacaktır. Buna örnek olarak komünizm rejimini gösterebiliriz teorik olarak mükemmel olmaya çalışırken pratikte Stalin gibi bir delinin elinde nelere yol açabileceğine dünya tarihi acıyla şahit olmuştur.İnsanın mükemmel insana yani insan üstüne ulaşa bilmesi için öncelikle nefsini terbiye etmesi gerekmektedir. İnsan olmamın sorumluluğu budur çünkü. Egemen olman çabası ruhu giderek daha zayıf bir varlık haline getirecektir. İnsan yaradılışındaki hakikate yani sevgiye ulaşığı zaman evrimini tamamlamış olacaktır. (Ahmet Özkan TURHAN)
C.65:millet gülcünün gözünde koyun sürüsü demokrasi gülcünün gücsüzün toprağınnı işgal etme sebebi parti yalanın palavranın sıkca kullanıldığı arena insan ? fıtrat güzel  ahlak  mevki makam nefsi zorluyan kavramlar adalet nerde gercek   hep söylemeye korkulan sözler güc  zulüm Günümüzde bu kavramların anlamı bu yorumu okuyan arkadaşlarıma kalsın. (Gencehan EROL)
C.65:bütün bu kavramların başında insan vardır.çünkü insan olmadan bütün bu kavramların içi boştur.
İnsan fıtratı gereği toplu halde yaşamaya meyillidir. Bu yüzden insanlar belli amaçlar doğrultusunda belli bir toprak parçası üzerinde ( devlet) yaşamak için bir araya gelir.bu da millettir. Bu devletin ayakta kalması , insanların mutlu bir şekilde yaşaması için belli bir rejime ihtiyacı vardır ( demokrasi). Demokrasi insanların kendi kendini yönetmesi demektir. Buda insanların özgür seçenek sayısının çok olmasıyla alakalıdır. Buda siyasi partilerin zorunluluğunu beraberinde getirir. Bu siyasi partilerden en makul olanı iktidara getirilir. İktidara gelen parti makam ve mevkisi gereği daha güçlü konumdadır. Bu gücü sorumluluğunu bilerek adil olarak kullanmalıdır. Aksi takdirde devlet ve orda yaşayan milletler yok olmaya gebedir.Sonuç olarak bütün bu kavramlar birbirleri ve insan faktörü olmadan herhangi bir işlerliği olamaz. (Özlem ARSLANBOĞA)
C.65:İnsan ; Işık hızından daha hızlı düşünebilen, akıl -ruh gibi doğa ötesini aşan zihinsel araçlar ve özgün bir bedene sahip varlıktır. İnsanlar fıtratları gereği bir arada yaşamak zorundadırlar. İnsanların belli bir coğrafyada bir araya gelerek oluşturdukları guruplara millet de denir.İşte fıtratları gereği bir arada yaşamak zorunda olan insanlar;  bir arada yaşamlarını sürdürebilmeleri için , gurup halinde yaşamanın getirdiği sorumluluklar ile beraber iktidar, yönetim , adalet , güç ve rejim gibi sorunları çözme ihtiyacı ile karşılaşmışlardır. Tarih boyunca insanlar farklı yönetim ve rejimlerle bu birlikteliği devam ettirme çabasında bulunmuşlardır. Bunun sistematik bir şekil alması Devletleri meydana getirmiştir . Böylece tarih boyunca devletler çeşitli yönetim şekilleri , rejimler ile yönetilmeye çalışılmıştır.  ( Saltanat, cumhuriyet v.b ).  Bu bazen erg ve gücü elinde bulunduran bir gurup tarafından,  bazen bir tek kişi tarafından , bazen de direk halkın kendisi  tarafından  gerçekleştirilmiştir. Bu iktidar sahiplerinin kimi sahip oldukları makam ve mevkilerini milletin refah ve adaletini temini için kullanmışlarsa da kimileri bunun tam tersini yapmışlardır.Demokrasi ; çoğunluğun katılımı ile , halkın kendi kendini yönetmesidir. Çoğunluğun kabülüdür. Herkesin söz hakkının bulunmasıdır. Demokratik rejimlerde partiler bulunur. Bu partiler halkı temsil etmek için vardırlar. (Nazım ÇOĞALTAY)
C.65:Milletin demokrasiyi kullanarak partilere oy vermesiyle mecliste çoğunluğu sağlayan siyasal parti iktidar olur.Bununla birlikte devlet yönetimine geçer.Yönetimin çeşitli makamlarında bulunan insanlar yönetme gücünü ellerinde bulundururlar.Sahip oldukları gücü adalet ve hakikat ölçülerine göre kullandıklarında rejim güvende ve insanlar daha mutlu olur.Sorumluluk duygusuyla hareket eden yöneticiler mevkilerindeki görevlerini halk nazarında liyakatle sürdürdüklerinde erg de dahi olsa yeterince gerçekçi kararlar alabilirler.Böylece başları dimdik olur ve kimseye gebe kalmazlar. İLHAN ARAR
C.65:Demokratik devletlerde iktidar seçimi çok partili sistemler ile milletin egemenliğine dayanarak yapılır. Bu seçim döneminde iktidar olan insanın  makamı, mevkisi ve alacağı sorumluluklar kendisini seçen güç ile ilişkilidir.İktidara gelen parti hiç kimseye gebe kalmadan adaletli hakikat peşinden koşarak güçlü bir yönetim şekli ile iktidarlığını sürdürmelidir.Kendisinden önceki rejim ne olursa olsun bu işi hakikati ile güncel, doğru  bi r şekilde yapmalıdır.( Emrah GÜRCAN )
C.65:Devlet; Toplumu yöneten, koruyan ve topluma hizmetler veren kurumlar bütününe devlet denir.
Millet; Belli ortak değerler çerçevesinde bir araya gelmiş insanların oluşturduğu topluluktur.
(KEZİBE ÖZDEL)
C.65:Milletle demokratik cumhuriyetlerle yönetilmelidir.Partiler demokratik yaşamın gereğidir.İktidar çoğunluğun seçimiyle göreve gelir ve  toplumsal erg onun elindedir.Eğer bu gücü layıkıyla ve adil bir şekilde kullanmazsa sorumluluğunu tam olarak yerine getirmemiş olur.Globalleşmeye doğru giden dünyada milletler artık demokrasi ile idare edilmek istemektedir. İktidar erkini artık azınlıklar değil çoğunluğun elinde olması istenmektedir. Hak eşitlik ve adaletin en geniş şekilde kullanıldığı rejimler genel olarak insanlığın tercihi olmaktadır. Otoriter ve baskıcı rejimler birer birer iktidardan düşmekte yada düşürülmekte. İnsanlık ailesi ortak değer olarak demokrasi veya çoğulculuğu benimseyerek yaşamak istemektedir.Fıtrat insanın ve diğer canlıların yaratılış özelliğidir, doğasıdır. Rukiye DOĞAN
C.65:Bir çocuğu ele alalım;çocuk büyüdükçe,önce Bir milletin  bir üyesi olduğunu algılar sonra da bir devletin…ve anlar ki bu devletin bir yönetim şekli vardır ve her devletin de bir yönetim şekli olmalıdır.Çünkü adaletin sağlanması için,hakikatlerin göz ardı edilmemesi için ,her konuda eşitliğin sağlanabilmesi için vb uygun bir yönetim şekli  sağlanmalıdır.Eğer gücü eline almış bir ülkedeyse pek problemi olmaz, tabi eğer duyarlı bir kişiliğe sahipse iktidardakilerin vicdan muhasebesini yapmaktan başka.. Ancak başka güçlerin kontrolü altında olup da gücü elinde tutanlara gebe olan bir ülkedeyse hep savunmaya yönelik eylemler dışında bir gelişmenin olmadığını ve bu sistemin kalıplaştığını görür.
Yönetim şekillerini  merak eder. Monarşiyle,teokrasiyle,demokrasiyle vb yönetilen ülkelerdeki örnekleriyle anlamaya çalışır. Fakat görür ki hangi yönetim şekli hakim olursa olsun güçlü olanların sürprizleriyle her an  karşılaşmak mümkün. BELKIS AYDIN
C.65:Milletler devletleri oluşturur , devletler milletleri yönetmek için en uygun yönetim şeklini ararlar en iyi yönetim şekli şu an için demokrasidir.Demokrasinin gereği partilerdir. Partiler bütün halka adaletli bir şekilde yaklaşmak zorundadırlar.Sorumluluk alan insanlar güçlerini hakikate göre adil bir şekilde  kullanmalıdırlar EŞREF KANAN
C.65:Devleti kuran millet , milleti demokrasi ile yöneten güçler yaptıkları işte samimi olmalı. Adaletli olmalı.Sorumluluk alanlar yani partiler rejimde iyi yer tutmalı  mevki ve makamlarını gerçek güç için kullanmalılar.İnsan fıtratı ölçüsünde iyidir. Tek başına doğruyu bulup haklı olabilir. OSMAN ÇELİK
C.65:Devletler milletlerin örgütlenmiş halidir.Devlet ve millet birbirini tamamlayan iki kavramdır.Demokrasi çoğunluğun kararını esas alan ve insan hak ve özgürlüklerine önem veren bir rejimdir.Devletler demokrasiyle yönetilmelidir.Globalleşmeye doğru giden dünyada milletler artık demokrasi ile idare edilmek istemektedir. İktidar erkini artık azınlıklar değil çoğunluğun elinde olmasını istenmektedir. Hak eşitlik ve adaletin en geniş şekilde kullanıldığı rejimler genel olarak insanlığın tercihi olmaktadır. Otoriter ve baskıcı rejimler birer birer iktidardan düşmekte yada düşürülmekte. İnsanlık ailesi ortak değer olarak demokrasi veya çoğulculuğu benimseyerek yaşamak istemektedir.İnsanlık ailesine layık ve en adil yönetim şekli demokrasidir.Mevki makam gibi kavramlar toplumsal iş bölümünü ifade eden kavramlardır.Bu iş bölümü sosyal hayatı kolaylaştırır.En önemlisi makam ve mevkileri liyakatiyle kullanmaktır.İnsan fıtratına uygun olan da budur.Çünkü insan doğal olarak eşittir.      LEYLA KIZILYILDIZ
C.65:Demokrasi  milletlerin  devlet adı verilen bir kuklayla oynatılmasıdır. Gerçek demokrasi dürüstlüğe gebedir.İktidara bizler tarafından getirilen yönetimin mevki makam gözetmeden sorumluluk bilinciyle gerçek demokrasi adı altında güçlü ve gücü kullanmayı bilen bireyler olmasına toplum olarak özen gösterilmelidir.Güçlü bir rejim için adalet ve hakikat peşindeki yönetimin kuracağı bir partinin millete karşı sağlam bir yönetim şeklini almalıdır. Çiğdem BOZDAĞ
C.65:Dünya yüzeyinde yaşayan insanlar sürekli olarak birlikte olma topluluk içerisinde yaşama ihtiyacı duymuşlardır .Yani birinin bir başkasına ihtiyacı vardır. İnsanlar giderek fıtratları doğrultusunda partileşmiş ve aralarında iktidara sahip olabilecek erk olarak başa geçebilecek birini seçerek bir mevki oluşturup makamlar içerisinde hakikatleri yani gerçekleri uygulayacak bir lider seçerler.
Devleti oluşturan millet kavramının yer aldığı ve devlete düşen demokrasinin uygulanması gerektiği bu gruplar içerisinde oluşan partileşmenin millete karşı olan sorumluluğunu gerçekleştirmesi gerekir. Adalet, herkes için aynı koşullarda uygulanmalıdır. Bir ülkenin yani devletin uygulayacağı rejim kendi çıkarları değil milletin çıkarlarını gözeterek seçilmelidir. Yönetim de rejimle paralel gitmelidir.
Güncelleşen bir millet devletin doğru olarak davranmasıyla adaletin haklının yanında olmasından geçer. Yani toplumların bir sonraki çağa ulaştırabilecek bir yapı oluşturulmalı güncelleştirilmelidir. (SERVET AKAY)
C.65:Devlet  milletler  topluluğudur.milleti oluşturan da insandır.insan  fıtratında  sorumluluk  vardır.her şey  hakikatten ibarettir.Toplumda   güçlü  olan,  üst mevkide olan , insanlardır. Parası olan  güçlüdür.adalet bazı  yerlerde işlemez. İktidarda olan  her şeye  söz  sahibidir. Devleti yönetirler. Halkın kendi kendisini  yönetmesi gereklidir.  Asıl  adalet,için  adalet  budur.devleti oluşturanlar hepsi  bazı  sorumlulukları yüklenmelidirler. Parti oluşturma , halkın  adına  bir şeyler  yapma  gibi  sorumlulukları  vardır.insanların yönetimi şarttır. Yönetilmek insanın  doğasında  vardır. Semiha EROL
C.65:İNSAN Yapılan ve yapılacak olan her şeyde insanoğlunun yararı gözetilmelidir. Bu konuda en büyük iş devlete düşmektedir. Devlet, insanlarının demokrasi kavramını özümlemelerini sağlarsa uzun vadede insanların bilinç düzeyi artar ve gelişmişlik bir yerinden yakalanmış olur.Millet seçtiği güzel ahlaklı insanları devlet yönetiminde iktidar sahibi yaparsa ülke yönetimi düzene girer. Böyle güzel ahlaklı insanlar hiçbir zaman mevki makam kölesi olmazlar. Bu tür insanlar aldığı sorumluluğun bilincinde olup ülkeyi hakkaniyet ölçüleri çerçevesinde adaletli bir şekilde yönetirler. Böyle güzel ahlaklı insanların olduğu bir yerde partileşmeninde getirdiği rekabet ortadan kalkmış olur.Gerçek gücü güzel ahlaklı iyi niyetli insanlardadır aslında. Tarih zaman zaman bu tür insanlara gebe kalmıştır. Bu insanlar zaman zaman  ön plana çıkabilmişlerdir. Çünkü bu tür insanların fıtratında hiçbir zaman kötülük yoktur. Bunlar aslında dünyada en iyi şeye layık olan insanlardır. Hakkaniyet bu tür insanların ön plana çıkarılmasıyla yerine getirilebilir. Mahmut KARA
C.65:İnsan denilen varlığın hiçbir eşi yok. Başka hangi varlık bir araya gelip milletler oluşturup daha sonra bu varlığını devlet adını verdiği bir yapıyla kurumsallaştırmıştır. Tabi bunların hepsi onun aklının ürünü. Ve bu gün, bu oluşumlar, bunların yaşamımıza getirdiği nice kavramlar tartışılmakta ve sorgulanmaktadır.İnsanoğlu neden kendisinin üstünde bir güç oluşturarak yönetilme ihtiyacı duymuştur ki. Acaba insanın fıtratında mı var bu. Belki de sınırsız olan gücünü dizginleyecek bir yapının varlığına duyduğu ihtiyaçtandır. Sorulması gereken sorular türüyor tabi. Madem böyle bir şeye ihtiyacımız var. Öyle ise en ideali nedir, nasıl olmalıdır? Nasıl bir rejim? Hangi yönetim ne kadar adil? Demokrasi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? İşte bu noktada bu sorulara verdiğimiz farklı yanıtlar dünyada var olan uygulamaların çeşitliliğine yol açıyor. Kimilerinde iktidarın sahibi bir kişi veya bir grup kimilerinde ise bizde olduğu gibi bir parti oluyor. Farklılaşan uygulamalar içinde insanın da sorumluluk ve hakları değişiyor ve sistemler içindeki mevki ve makamları da tabi.Sorular beraberinde yeni tartışmaları getirmekte. Ve bu günü değerlendirdiğimizde geleceğin bu günleri hiç de aratmayacak derecede yeni tartışmalara gebe olduğu görülmekte. Sonuç mu? Yaşayarak göreceğiz galiba. Cahit AYYILDIZ
C.65:İnsanlar bir araya gelerek milleti oluştururlar. Aynı veya farklı milletlerin bir araya gelmesi ile de devlet oluşur.  Demokrasi bir topluluğun vazgeçilmez unsurudur. Halk ta kendi oyuyla lider olabilecek bir partiyi veya bir kaç partiyi iktidara getirirler. İktidara gelen parti/ler makam mevki sahibi olduktan sonra sorumluluklarını unutmamaları gerekir.İnsanların fıtratı gereği gerçeği bulmaya meyildir. Buradaki gerçekten kastımız hakikate ulaşmak anlaşılmalıdır. İnsanlar hakikatlere ulaşmaya çalışırken adalet sınırlarını aşmamaları gerekir. Yoksa güç kullanarak ulaşılan hakikat hakikat değil başka bir şey olsa gerek.Her devletin veya topluluk bir rejime göre yasalarını belirler. Yani rejimi göz önünde bulundurularak hareket etmek zorundalar. Yoksa temellerini kendileri çürütmüş olurlar. Kazım KOÇ

C.65:İnsanların ortaya çıkışından şimdiye kadar herkesin fıtratında  mevkii makam sahibi olmak vardır. Ancak bunu sadece güçlü insanlar başarabilmiştir. İnsanlar bir araya gelerek bir milleti oluşturduklarında bu milleti yönetecek bir yönetim oluşturulması gerekir. Bu da günümüzde partiler oluşturularak yapılmaya çalışılmaktadır.Bir milletin kendisini yönetebilmesi açısından demokrasi en uygun rejim olarak gözükmektedir. Ama burada da bazı hakikatlar otaya çıkmaktadır. Eğer insanları birbirine bağlayan liyakatlar yoksa bu fazla sürmez sürersede burada bir gücün varolduğu bilinmelidir. Bunu şimdi ki devletlere baktığımızda rahatlıkla görebiliriz.Devletlerin başında bulunan iktidar partileri o ülkede adaleti sağlama sorumluluğunu almak zorundadır. Bu da adalet işlerinin devletin siyasetine gebe durumuna getirilmeden serbest bağımsız olması gerekir. Ama birçok ülkede adalet, bilim siyasete gebe durumundadır. Be devirde güç kimdeyse erg o olur…. M.Emin ERDEM
C.65:Günümüzde devletler millet egemenliğine dayanan insanının yaşam potansiyelini yükseltmek için günümüz koşullarında en iyi yönetim biçimi olarak kabul edilen demokrasiyi benimsemiş olan devletler tarafından yönetilen ülkelerin dünyada daha fazla söz sahibi oldukları belirgin bir şekilde göze çarpmaktadır.Peki demokrasinin insanlar için en iyi yönetim biçimi olduğunu savunan iktidarlar demokrasinin arkasına sığınıp kendi çıkarları uğruna  insanlığa bu kadar zarar verdiklerinin farkında değiller mi elbette farkındalar ama adaletin yalnızca kendi toplumları için olduğunu savunanlar ilerideki felaketlere gebe olacaklarının bilincindeler mi ? Demokrasinin  arkasına  sığınıp insanlığa ve gelecek nesile her türlü kötülüğü miras bırakan bir toplum olarak tarihe geçeceklerdir Serkan KÖROĞLU
C.65:Gerçekten bazı devletler birbirlerine gebedir. Doğum gerçekleştiğinde onların adalet ve rejimleri orda hüküm sürecektir. Bir nevi oranın yönetimi değişecektir. Gücünde azalma ve artma olabilir. Artık bu olumlu mu olumsuz mu olur bilinmez. Bir zamanlar Osmanlı Avrupa'ya gebeydi ve doğurdu sonuçlar  hepimiz çıplak gözle  gördük. O devletin ne kadar etkisi olduğunu  ve bu devletlerin gücünü fark ettik. Makam ve mevki peşine düşenlerin sonuçları bariz bir şekilde ortaya çıktı. Yusuf ATEŞ
C.65:İnsan, kainatın en şerefli mahluku olarak, kainatın yaratılmasına vesile olan en değerli varlığın türünde yaratılmış özgün bir varlıktır. Yeryüzünün her alanına dağılım gösterebilen ve dünya için geçerli bir yaşam mantığıyla yaratılmıştır. Sürekli üreyen ve çoğalan bir varlık olduğu için, kendi türünde benzerleri çok sayıda olan bir kavramı ifade eder. Bu çokluktan dolayı, kimi karmaşaların önlenebilmesi için yönetimin, gerektiği gibi yapılabilmesi gerekir. Böyle bir durumun sağlıklı olabilmesi için de, demokrasi eldeki tek alternatiftir.Demokrasi platformunda, bir yönetim çatısı altında toplanabilecek bir insan topluluğu için, parti olgusunun varlığı vazgeçilmezdir. Partileri, yönetim –lider- vasfına yeterli olabilen kişiler yapabilir. Rejimin tek alternatifi demokrasi ve demokrasinin işleyebilmesi için de parti gruplarının kurulması ön şartlardandır. Çünkü, insanlığın fıtratında, iyi yönetilebilmek ve nihai olarak, iyi yaşayabilmek arzusu vardır. Bu tür bir felsefenin, gereğini yerine getirebilmesi için, adalet,güç hakikat, liyakat gibi kavramların yerinde ve kullanışlı şekillerde yürütülmesi gerekir.insanları, demokrasi yönetimi ile, sorumluluk  altında tutabilecek gerçek  güç, adalettir. Güç, adaletle birleşebilir , demokrasiyle işletilebilirse, yönetimi üstlenecek olan iktidar partisi, milleti  iyi yönleriyle temsil edebilecektir.Bir milletin varlığını sürdürebilmesi için, milletin kendi sorumluluklarıyla oluşturduğu, güçlü bir iktidar partisinin olması gerekir. Bahsi edilen durumu karşılayabilecek en güçlü kavram da  dünyada,hatırı sayılır bir makama sahip olan devlet kavramıdır. Devlet, sorumluluğunun hakikatlerini bilerek; yapacağı tüm yönetim ve idare çalışmalarında, bu çalışmaların milletin hakikatlerine  uyum sağlaması gerektiğine dikkat etmelidir. (AYTAÇ BİLDİRİCİ)
C.65:Günümüzün yaşam şekline bakınca akla ilk gelen her şey güçlü olanın elinde. Güçlüysen istediğin her şeyi elde edebiliyorsun. Herkes kendini kabullendirmek için de bu güçlü dediğimiz insanlara yaranmak için uğraşıyor.Demokrasi toplumunda yaşıyoruz. Herkesin burada bir takım sorumlulukları var. Bu sorumluluğu yerine getirirken güzel ahlaktan kopuşumuz bizi insan yapan değerlerden uzaklaşmamız demektir.Devlet, Millet, Demokrasi, Parti,İktidar, Erg, Mevkii, Makam,Sorumluluk, Adalet, Liyakat, Hakikat, Gerçek, Güç, Rejim ve Yönetim kavramlarını sadece insanın değil insanı yaşadığı ortam da düşünülerek güzel ahlak çerçevesinde doldurmak gerekir İ.Halil KAYA
C.65:Millet belli amaçları olan bir topluluktur, devlet ise belli sınırlar çerçevesinde amaçları olan ve bu sınırlarda yaşayan milletler bütünüdür. Bu da gösteriyor ki devleti oluşturan unsurlardan biride millettir. milleti bir arada huzurlu bir şekilde yaşaması insanlara değer vermesiyle akabinde demokrasiyi uygulanmasıyla olur.Milletler içinde bulunan her insanın kendisine gerçek sorumlulukları vardır.Burada insanlar bulunduğu millete liyakat etmelidir.Milletlerin yönetimi milletin başında bulunan demokrasiyle ve adaletle gelen makamlara bağlıdır.Demokrasi denilince sadece adalet akla gelmemelidir,her yönetimin başına gelen azda olsa güç kullanıyor,buda gösteriyor ki bazen gerçekler güçlü tarafına geçebiliyor. Demokrasinin olması için gücü de demokrasiyle beraber kullanmak demokrasiyi daha etkili kılar. Buna adaleti de eklemek gerekir. Çünkü adaletsiz güç demokrasiye zarar verebilir. Çünkü demokraside çoğunluğun değil sadece güç sahibi olanların sözü geçmiş olur… M.Vasfi YURĞUN
C.65:Yukarıda ki  kavramların hepsi birbirinin tamamlayıcısıdır. Birini eksik olması diğerinin de olmaması anlamına gelir çünkü birinin var olması diğerinin olmasına ve devamlılığına bağlıdır.  Bir devlet düşünün milletsiz. Olabilir mi yok olamaz çünkü devleti oluşturan unsurlar arasında millet vardır. Şimdi bir millet düşünelim özgürce düşünüp ve düşündüklerini yaşayabileceği bir yer olmasın bunun kafese kapatılmış bir bülbülden farkı oldu mu,olmadı onun için devlette millet için önemlidir.Bunu diğerleri için de söyleyebiliriz.örneğin; milleti oluşturan insanlar,fıtrat insanı insan yapan bir değerdir.Milletin kurduğu devlette huzurlu ,güven için de yaşaması ve diğer milletlerde onu temsil edecek ,gerektiğinde haklarını savunacak birilerine ihtiyaç duyar o zaman devreye yöneticiler çıkar.Dikkat ettiyseniz  yönetici demedim yöneticiler dedim  tek yönetici olmaz.Bunu nedenlerinden biri  bulunduğu makamı kendi aleyhin de kullanır,sorumluluklarını unutur,adaletsiz davranarak hakikat ve gerçekleri  saptırabilir.Bunun önüne geçilmek için aynı fikirleri paylaşanların birleşerek oluşturdukları partiler akla gelir.Bu partideki kişileri millet kendi iradeleriyle seçer. Böylece demokrasiyle karşılaşırız.Partilerin kendi dediklerinin olmasını istiyorlarsa iktidara geçmeleri gerekir yani rejimi ellerinde tutarak bir güç elde ederler.Görüyoruz ki yukarıdaki kavramlar hayatın gerçekleridir.Onlardan birinin eksikliğin de hayatın yaşanılmayacak bir yer  haline   gelebileceğini  yukarıda bir nevi  acıklamaya  çalıştık.Açıkladığımız kavramların birbirini doğurduğunu anlıyoruz ki bunlar birbirinden ayrılmazlar. Celal EŞSİZ
C.65:günümüzde liyakatli  siyasilerin yerine mevki ve makam düşkünü  siyasilerin  yönetimlerin iktidarında olmaları ve rajimleri kendi gerçekleri adına bir güç olarak kullnmaları gerçekerin ortaya çıkmasını engellediği gibi toplumda hak ve adaletin uygulanmasını da engellemektedir.Kendi parti programlarına devlet millet ve demokrasi olgularını geniş bir şekilde aldıkları halde insan fıtratını zorlayan kirli yollarla devlet ve milletin malını hakkını sorumsuzca kendi amaçları için kullanmaktadırları.Bunları engellemek için toplumum liyakatli insanları seçmeleri ve gerektiğinde bunları sorgulamalıdrılar. Muhittin DEMİR
C.65: Devletler kendilerini oluşturan milletleri göz ardı etmemelidirler. Partiler ise kendilerini demokrasi ile yönetmelidirler. İnsanlar partilere oy vererek partileri iktidara getirirler ve uygun bir rejimle yönetilmeyi beklerler.İnsanlar fıtratlarına göre hareket ederler. Bir insanın fıtratında ne varsa öyle yaşar. Adaletli olmak varsa adaletli olur. Kötü olmak varsa kötü olur.İnsanlar hakikat için uğraşırlarsa güçlü olurlar. Aksi taktirde bir yerlere sırtını dayarsa sırtını dayadığı yere gebe kalır. Belki de hiçbir zaman bu gebelikten kurtulamayacaktır. İnsanlar üzerlerine düşen görevleri, sorumlulukları yerine getirmelidirler . . A.Vahap ASLAN
C.65:Günümüzde dünyamız en kötü devrini yaşamaktadır. Tarihin hiçbir döneminde işgallerin sömürülerin soykırımların bu kadar çok olduğu bir devir olmamıştır. İnsanlığın içine düştüğü bu çıkmazdan bir an önce çıkması için kaybettiği onurunu ve hakikate olan inancını tazelemesi gerekir. Bugün yeryüzünde yaşayan insanların en büyük sıkıntısı kendilerine hizmet etmesi için kurulan partilerin insanı kendi emelleri uğrunda harcamalarıdır. Sosyal hukuk devletlerinde demokrasinin adaletin tesis edilmesi birinci amaçtır. Ne yazık ki bir çok şey gibi partilerde demokraside ortaya çıkış ve kuruluş amacında saptırılmıştır.Makam mevki peşinde olan siyasilerin halkını düşünmeden son derece hakikatten uzak liyakatsiz tavırları yüzünden insanlık fıtratından uzaklaştırılmıştır. Bunun sonucunda dünyamız ve insanlık sonu gelmeyen hastalıklara sorunlara gebe olmuştur. Bu gebe oluş insanlığı birbirine mahkûm etmekten öteye geçememiştir. İnsanlığın başlangıcında birlikteliklerle kurulan devletler milletler birliktelikten uzaklaşmış hatta savaşır duruma gelmişlerdir.Bunun üstesinden ancak sorumluluğunun bilincinde elinde tuttuğu ergi ve yönetimi yalnızca halkı ve insanlık için tüm dünya milletleri için en uygun ve insani bir rejim çabası içinde olanlara verilmelidir. Ancak bu şekilde beşeri siyasetin değil çıkar ve menfaatlerin değil insan hak ve onurunun yüceltildiği ve değer gördüğü bir iktidar kurularak elde edilebilir.   İsmail AYDOĞDU
C.65:Bir devleti oluşturan milletlerin , mutlu , huzurlu, bir yaşam sürdürebilmeleri için, demokrasi yönetimi altında ; insanların  çok partili bir  siyasi rejim yapısını tanımaları gerekir.  Bu sistemlerin ortaya çıkması, insanların yaşamlarını kolaylaştırıp ;   iktidarlar için sağlam bir makam, mevkii oluşturur.Fakat, iktidarlar, seçim öncesinde insanlara söz verirken gerekli hakikatleri liyakatına uygun bir şekilde yapmalıdırlar. Aksi takdirde, insanlara gebe kalmak zorunda kalırlar. Bu da bu iktidarların, adaleti gerçekleştirirken sorumluluk duygusun ikinci plana alması  gerekebilir.İktidarlar, güçlerini kullanırken,  güncel ve doğru olmalıdırlar. Aksi takdirde, hakikatlerden uzaklaşıp; yalan yanlış bir rejimin öncüsü olurlar.( YILMAZ CAN)

C.65:Devlet, bir  veya  daha  fazla  milletten oluşan toplumda  en  büyük güce sahip bir  oluşumdur. Devletin çatısı  altında   yaşayan  insanları  yönetenler, var  olan  rejime  dayanarak bunu  gerçekleştirirler. Demokrasiyi temele  alan  rejimlerde siyasi partiler vardır  ve  bu  partiler toplum içindeki  her kesimin hakkını  korumaya  çalışırlar.Gerçekte bir  ülkeyi  yöneten kişilerin   adaletli  olmaları gerekir.  Toplumda  yaşayan insanlara  karşı  sorumluluk  duygusu taşımalı; makam ve  mevkiye  dayalı yetkilerini  insan  yararına  kullanmaları  gerekir.İnsan  fıtratında  gerçekte hakikatler,  doğrular  bulunmaktadır. İşte  bu  fıtrata  uygun   davranıldığında, liyakate  yer  verilmez. Devleti  yöneten yada iktidarda  bulunan  kişiler insan   fıtratına  uygun  davranıldığında  adalet  mutlaka  topluma  gebe  olacaktır.Aytekin DAŞBURUN
C.65:İnsan demokrasi ortamında yaşamak için pozitif parti kurarlar. Bu partilerin içinde biri iktidara gelir. Demokrasi sonucu devletler oluşur. Devletin asıl elemanı ise insandır.İnsanların türlerini devam ettirmek için gebe kalmaları sonucu olmaktadır. Bu doğan insan hayatın ileriki yaşamında bir makam mevki ve güce sahip olmaktadır. Daha sonra bulunduğu makam ve mevkide kendini sorumluluk altında düşünür.Bu dünyadaki tek gerçek hakikat ve Liyakat insanın dünyaya gelmesidir. Bu doğan insanlardan milletler ve devletler oluşmaktadır. Eğer doğan insan fıtrat biri olursa topluma zararı olur. Eğer Erg sahibi biriyse toplum tarafından sevilir ve toplumda bir makam – mevki sahibi olur. A.Hekim KUTLUK
C.65:Devletin varlığı millete bağlıdır. Yani millet olmasa devlet olmaz. Ancak devlet doğduktan sonra, milleti yönetmektedir. Bunun olmaması gerekiyor belki çünkü her şey milletin refah ve huzuru için olduğundan ya da millet merkezli olduğu için, milleti yönetirken milletten bağımsız olmamalı. Ama maalesef günümüzde bu söz konusu bile değil.Bununla birlikte halkın refahı iktidar için temel koşul olmalıdır(ZEYNEP KORUCU)
C.65:Demokrasi ile yönetildiğini düşündüğümüz ve bugün dünyada bulunan devletlerin çoğunda gerçek güçlerin  iktidara gelen partilerin elinde olduğunu görüyoruz. Bu partiler kendilerini seçen halkı göz ardı etmemeli ve halkın onları adil bir yönetim için seçtiğini unutmamalılar. Ayrıca üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidirler.Yönetime gelen insanlar her zaman rejimlerine uygun olarak çalışmadırlar. O ülkede yaşayan insanların refahını yükseltmeyi amaç olarak belirlemelidir. Devletler kendilerini oluşturan milletleri göz ardı etmemelidirler. Kesinlikle makam ve mevki sevdasına düşülmemeli kendisini oraya gönderen insanlara liyakat göstermelidir.Ama kesinlikle demokrasi yolundan dönülmemeli insanların yönetime katılması mutlaka sağlanmalıdır. Aksi taktirde mutlak güç belirli kişilerin tekeline geçecek ve rejim, adalet, yönetim tehlikeye düşecektir. Ayrıca bu durum kendi çıkarlarını ön plana çıkarmaya gebe kalmış insanların sayısını arttıracaktır. SONUÇ OLARAK DEMOKRASİ; BU İŞTEN ANLAYAN, MEVKİ, MAKAM SEVDASINA DÜŞMEYEN EHİL KİŞİLERİN ELİNE TESLİM EDİLMELİDİR. ÇÜNKÜ ANCAK BU KİŞİLER HAKİKİ SORUMLULUĞU ALIP ADALETİ SAĞLAYABİLİRLER.   Hamdullah KUŞMAN
C.65:aslında devlet millet birbirinden ayrılmaz iki bileşenlerdir.Çoğu zaman devleti oluşturan milletler arasında çeşitli anlaşmazlıklar meydana gelebilir.Bu anlaşmazlıkları tanımını doğru bir şekilde karşılayan demokrasi sayesinde yapabiliriz.İnsanlar siyasi partiler yardımıyla çeşitli mevkilere ve koltuklara kavuşurlar.Bunlar millete olan sorumlulukları arttırmaktadır.Fakat o koltuğun asaletine ve haşmetine aldananlar gerçek güçlerini adaletli bir şekilde kendi yönetiminde bulunan insanlara yayamazlar.Gerçekte bunların farkında olmayanlar yönetin işini verimli bir şekilde yerine getirmiş sayılmazlar.Aksine kendilerini bu makamlara taşıyanlarla muhatap olmazlar.Kısacası bu durumda demokrasi niteliğini yitirmiş olur. Zeki ASLAN
C.65:Yukarıda adı geçen tüm kavramlar birbirleriyle iç içe geçmiş ve bir zincirin halkaları gibi birbirinden ayrılmaz mefhumlardır. Ancak bu kavramları bir bir sıralayıp, günümüze ışık tutacak şekilde yorumlayabiliriz. Tüm bu mefhumların merkez noktasını insan oluşturur. İnsan olmadan ne milletten ne de devletten söz etmek mümkün değildir. Yönetimin temeli insan olduğu gibi rejimin de kuruluş sebebi insandır. Günümüz dünyasında cumhuriyet yönetimi demokrasi kültürünün yaşanabilmesi adına en uygun rejimdir. Demokrasinin yansıması olan siyasi partiler, tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de “sınırlı kaynakların paylaşılması” olan ülke yönetimi için iktidar mücadelesi vermektedirler.Ancak burada iktidara talip olanların yeterli liyakati taşımaları, özellikle halkın her alanda adalet talebi önem arz etmektedir. Günümüz Türkiye sinde insanımızın ekmek, su kadar ihtiyaç duyduğu bir şey varsa o da milletten aldığı gücü hakikat namına kullanacak iktidar sahipleridir. Bu bağlamda, yoğun genç nüfusu ile büyük bir erg oluşturan milletimizin geleceğe güvenle bakması ancak iktidar sahipleri başta olmak üzere tüm makam sahiplerinin mevkilerinin bilincinde olarak sorumluluklarını yerine getirmeleriyle olacaktır. Sahip olduğumuz değerleri en iyi şekilde kullanmak bizleri dış dünyaya gebe olmaktan kurtaracak ve geçmişten günümüze tarihten gelen asil fıtratımızı yeniden gün yüzüne çıkaracaktır. (Yahya TORİ)
C.65:Bir devlet kendini meydana getiren bir milletin düşüncelerine duyarsız kalmamalı ve partiler kendilerini seçen insanları demokratik bir   şekilde ifade edebilmeli.Eğer bir devlet bunları dikkate almazlar ise kendilerini milletten soyutlamış olurlar.İnsanlar fıtratlarına göre yönetilmeyi hak ederler ve bu ergler makam ve mevkilerini kullanarak bir şeyler yapmaya çalışırlarsa bir millete karşı olan sorumluluk bilinçlerini yitirirler ve bu da bu yönetimlerin sonu olur.Yönetimler eğer ki halklarını hakikat üzerine yönetirlerse bu onlar için bir yatırım olur ve hem kendilerini hem de halklarını mutlu ederler tersi olursa toplumda adaletsizlik olur bunun sonucunda yasadışı güçler türer ki bu ya bir devrim yada ihtilal şeklinde ve bu bir devletin sonunu getirebilecek bir oluşumu meydana getirir bunun sonucunda ise toplumda bir rejim değişikliği söz konusu olur. M.Can ÖZBAY
C.65:Devlet kavramı sadece aynı ırktan oluşan insan yığını değildir.devlet birden çok ulusu bağrında taşıya bilir tanım olarak belli bir toprak parçası üzerinde kurulmuş kendine ait hukuk sistemi olan kendi sınırları içerisinde kendine güçtür. Devlet farklı ulusları barındırıyorsa bu ulusların eşitliğinden de  bahsedilmelidir aksi takdirde demokrasi ihlal edilmiş olur.Devletler bir milleti iyi yönetmek durumundadır aksi durumunda ellerinde bulunan ergi iyi kullanamazlarsa adil bir yönetimden bahsetmek mümkün değildir.Rejim milletin refahına ve  çıkarlarına sahip çıkmalıdır.Adalet mülkün temelidir sözü çok doğru bir tespittir ayrıca adil yönetilmeyen ülkelerde kaos doğar ve bu da dolayısıyla isyanı kaçınılmaz kılar.İnsanlar eğer iyi bir biçimde yönetilmiyorsa başkalarının  huzuruna muhtaç kalırlar ve bu da devleti   başka milletlerin huzuruna gebe bırakır. Fuat TANIŞIR
C.65:Devletler kendi bünyelerinde bir çok milletleri bulundurur ve bu milletlerin ferah ve salahiyeti demokrasinin gerçek manada hayata geçirilmesiyle mümkün olabilir.Nitekim demokrasi yönetim biçiminde çoklu parti sistemi mevcuttur ve insanlar kendi fıtratlarına uyan herhangi partinin iktidara gelmesi için çaba sarf ederler.İşte insanlar mevki,makamlarını göz önünde bulundurarak gerçek ve adaletli bir şekilde yönetilmek için liyakat sahibi olduğuna inandıkları insanları iktidara geçirirler.  Seçilen parti aldığı oy bakımından gücü belli olur ve bu şekilde yeni bir rejin ortaya çıkmış olur.  (M.Emin Aras)
C.65:Devlet; ortak bir kültür etrafında barınan ve millet olgusundan hareket eden bir siyasi örgüt ve bir mekanizmadır.İnsanlar bu devlet mekanizmasını fıtratlarıyla ve sorumluluk bilinciyle kalkındırmak zorundadırlar. İnsanlar demokrasi yönetimiyle kendi düşüncelerini yansıtırlar. Demokrasilerde  insanlar kendi düşüncelerini yansıtarak mecliste bir siyasi iktidar meydana getirirler.İnsanlar bulundukları mevki ve makam gereği üzerlerine düşen sorumlukluları yerine getirmek durumuna gebe  olmak durumundadırlar. Şayet bulundukları konumda alt hiyerarşideki çalışanlara adaletli davranmazlar ise bulundukları mevkide fazla kalamazlar. Toplumlar ve insanlar örneğin günümüzde ABD’nin Irak’a uyguladığı  güç ekonomik güçten başka bir şey değildir. Yukarıda ekonomik güçten bahsettik ama acaba gerçek güç ekonomik güç müdür demeden de geçemeyeceğim bu konuyu güç bence insanların çevreden beklentilerine bağlıdır.Kapitalistler gücü ekonomik güç olarak yorumlarken aslında çevreye ne kadar menfaat gözüyle baktıkları da ortaya çıkmıyor mu acaba hakikat bu iken neden hala ABD gibi ülkeler kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterirler bir türlü anlayamıyorum. Aslında ABD gibi Vetonun Aslanları durumundaki ülkelerin yönetim ve rejimlerine baktığınız zaman demokrasi timsalleri olarak görünmelerine rağmen aslında dış ülkelere karşı uyguladıkları politikalar son derece sömürü duyguları geliştirerek liyakatlerine(iktidar) alırlar. Sıracettin ADIGÜZEL